Orta Doğu’nun Ateşi ve Türkiye Ekonomisinin Terazisi
Ortadoğu yine hararetli. İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırı ve ardından İran’ın Hayfa’daki petrol rafinerisini hedef almasıyla bölge, zaten gergin olan dengeyi büsbütün kaybetti. Peki bu kızgın coğrafyada her patlayan roket, Türkiye ekonomisinin hangi fay hattını sarsıyor?
Enerji ithalatına bağımlı bir ülke olarak Türkiye, bölgedeki her çatışmayı doğrudan bütçesinde hissediyor. Hürmüz Boğazı'nda bir tanker tehdit edilse bile Brent petrol yukarı tırmanıyor. Mayıs sonunda 64 dolar olan Brent petrol, 20 Haziran itibarıyla 77 doları aştı. Sadece iki ayda ’ye yakın bir artış. 13 Haziran’daki saldırılarla tek günde yaşanan %7’lik sıçrama, bu kırılgan zeminin ne kadar kaygan olduğunu hatırlattı.
Zaten yüksek seyreden fiyatlar, enflasyon cephesinde yeni bir baskı yaratıyor. Türkiye’de yıllık enflasyon 5,4, ama bu kâğıt üzerindeki değer. Oysa “enflasyon” tek rakamla ölçülse de, Türkiye’de herkes aynı hayatı yaşamıyor. Herkes aynı sepete atılıyor ama o sepetin içindeki yangın, İstanbul gibi metropollerde iliklere kadar hissediliyor. Raflar boş değil belki, ama cepler her zamankinden daha dolu hesaplarla boşalıyor. Çünkü enerji maliyetleri arttıkça, iğneden ipliğe her şeyin fiyatı tırmanıyor. Ve döviz kuru… O da bu yangında ayrı bir körük. Kur yukarı, ithalat maliyeti yukarı, fiyatlar yukarı.
Ama mevzu sadece enerji değil.
Yollar Uzun, Gölge........
© Milat
