menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (9)

53 0
07.04.2025

Bu anlayış “Laiklik” tâbiriyle ifâde edilebilir mi?

Aslında, “Laiklik”, Fransa’daki –uzun zamândır revâcda olan- masonî telakkîsi îtibâriyle dîn düşmanlığı dâvâsı güden, mütemâdiyen dînin maârif, siyâset, hukûk ve umûmî olarak cem’iyet hayâtındaki têsîrini azaltmıya çalışan bir cereyân olduğu, Türkiye’deki Kemalist Laiklik telakkî ve tatbîkâtı da buna uyduğu, bu telakkînin bir tezâhürü olarak, Memleketimizde, sâdece Materyalist siyâsî cereyânlara iktidâr yarışına katılma hakkı tanıdığı, en ceberût zamânında, Milletimizi toptan Müslümanlıktan koparma siyâseti güttüğü (bunu da geniş mikyâsta başardığı), bu bakımdan Vicdân Hürriyetine zıdd bir felsefe olduğu hâlde, onun bu mâhiyetini reddeden, onu tam tekmîl Fikir ve Vicdân Hürriyeti olarak kabûl edenler de vardır. Meselâ Fransız feylesofu Albert Bayet bunlardan biridir. Histoire de la libre pensée ünvânlı eserindeki îzâhatına nazaran, Laikler, dînî veyâ lâdînî her çeşid Totalitarizmle mücâdele eden insanlardır. (Türkce tercümesinde 106-116. sayfalar)

Teessüfe şâyândır ki Bayet’nin bu câlib-i dikkat kitabı, Ateist müellif Cemal Süreya tarafından, kasden, Dine Karşı Düşünce Tarihi ismiyle tercüme edilmiştir (İstanbul: Broy Yl., 1991, 165 s.). Halbuki Bayet, harfiyen “Hür fikirli”, “Hür düşünceli insan” mânâsına gelen “Libre penseur” tâbirini, o, Fransa’da, umûmiyetle “dînin aleyhinde olan” mânâsına geldiği hâlde, bu ıstılâhî mânâsında değil de, lugavî mânâsıyle kullanmıştır. Nitekim, kitabının 6. sayfasında, bu tâbirden ne kasdettiğini açıkça ifâde etmektedir:

“Her türlü inanışı incelemeye ve eleştirmeye, her türlü sorunu araştırmaya hakkı olan -kendinde hak gören- adam -şahıs-... O, bu hakkı kullanırken, hiçbir engel ya da kısıtlama olmıyacaktır...” (C. Süreya’nın tercümesi)

Hattâ 106. sayfada, bu husûsta daha da vâzıhtır:

“-Günümüzde- Laikler, kendileri özgür-düşünür bile olsalar, Laik oldukları oranda, ‘dine karşı’ eylemde bulunmayı reddetmektedirler. Ruhban takımının -antidemokratik- girişimlerine karşı mücadeleye evet; Katoliklerin -ya da Protestanların ya da Yahudilerin ya da Müslümanların- inancına karşı mücadeleye hayır!”

Görüldüğü gibi, Bayet’nin kullandığı mânâda “Hür Fikir”, antitotaliter tavırdan ve kitabının bilhâssa 6. sayfasındaki târifiyle, Cumhûrî Zihniyetten, İlim Zihniyet ve Ahlâkından, Vicdân Hürriyetinden başka bir şey değildir. Binâenaleyh, Cemal Süreya, kendi inancını Bayet’ye yakıştırmakla, esef edilecek bir tahrîfkârlık nümûnesi ortaya koymuştur.

Mâmâfih, Laiklik, târihî seyri içinde, Fransa, Sovyetler ve Türkiye gibi memleketlerde öylesine menfî mânâlar ve tedâîler kazanmıştır ki, Bayet gibi feylesofların telakkîsini bu tâbirle ifâde etmek mahzûrludur. Üstelik, Laiklik, bütün Mason câmiasında, el’ân da, dînin maârif, siyâset, hukûk ve umûmî olarak cem’iyet hayâtındaki têsîrini azaltma çabasının ismidir ve onlar tarafından bu mâhiyetiyle bayraklaştırılmaktadır. Binâenaleyh, şâyân-ı tercîh tâbir, “Vicdân Hürriyeti”dir; başka tâbire ihtiyâc yoktur.

Albert Bayet gibi bizce de, Hakîkat, her sâhada ve dâimâ en hür bir tavırla araştırılmalı, Hakîkate ulaşma endîşesiyle ortaya konan, samîmî olarak milletinin ve İnsanlığın hayrını gâye edinen her fikir saygıyle tartışılabilmelidir. Şu var ki dîğer hürriyetler gibi Kanâat ve İfâde Hürriyetleri de sınırsız olamaz. Bu hürriyetler, başta cinsî sapıklık olmak üzere muhtelif ahlâksızlıkları, zulmü, ihtilâlciliği, şiddeti, harbperverliği, velhâsıl İnsan Haklarını ihlâli tervîc eden, dogmatik ve fanatik, yânî totaliter bir zihniyet ve tavırla dayatılan fikirlere ve onları benimsemiş topluluklara teşmîl edilemez.

Ayrıca, Kanâat ve İfâde Hürriyetlerinin kullanılabilmesi, ancak bunun için lüzûmlu vâsıtaların bilfiil mevcûd olmasıyle mümkündür. Demek ki fikir sâhiblerinin maddî imkânları bu hakları kullanmıya kifâyet etmiyorsa, Devletin onlara bu husûsta yardımcı olması lâzımdır. Her hâl-ü-kârda, İnsan Haklarıyle teâruz etmiyen bütün kültürel faâliyetler Devlet tarafından desteklenmelidir.

Cumhûrî........

© Milat