menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (19)

10 0
sunday

İsyân ve ihtilâl rûhu

Şiîlik, başlangıcından beri, sînesinde müdhiş bir isyân ve ihtilâl rûhu barındırıyor ve onu dâimâ canlı tutuyor…

Humeynî’den ik̆tibâs ettiğimiz aşağıdaki pasajlarda, husûsen Sünnîlerin idâresi altındaki Devlet ve Hükûmetlerin gayrimeşrû görüldüğüne dikkat edilmelidir. Dikkat edilecek ikinci husûs, Sünnî resmî makâmlarının boykot edilmesinin, tabiî olarak, adâlet mekanizması, zâbıta kuvveti ve muhtelif cemâat uzuvlarıyle paralel bir Şiî yapılanmasını intâc ettiğidir. Zâten nihâî hedef, topyekûn iktidârın zaptedilerek bir Şiî Hükûmetinin têsîsidir…

Totaliter, fanatik nefret ideolojisinin çehresi… Humeynî ve -Şiî ihtilâlinin rehberi olan- kitabı…

***

“Hazret-i İmam (İmam-ı Sadık A.S.), (‘Sultanlara, yönetici güçlere ve kaazîlere başvurabilir miyiz?’ sorusuna) cevabında, gayrimeşru yönetimlerin icraî ve kazaî güçlerine başvurulmasını yasaklamaktadır. İslâm Milleti’nin, Sultanlar, diktatörler ve onların hizmetkârları olan kaazîlere, sâbit bir hakları bulunsa ve onu elde etmek için harekete geçmiş olsalar bile, başvurmamaları gerektiği emredilmektedir. Müslüman, oğlunu öldürmüş, evini yağmalamış olsalar bile, zorba hâkimlere (diktatörlere) yargılama için başvurmaz. Yine alacaklı olsa ve yaşayan bir tanığı bulunsa bile, zalimlere bağımlı ve uşak olan kaazîlere başvurmamalıdır. Onlara bu gibi konularda başvurursa, ‘Tâğut’a, yani meşru olmayan güçlere yüz döndürmüş olur ve bu meşru olmayan güç ve örgütler aracılığı ile açık hakkını elde etmiş olsa dahi, [Câfer-i Sâdık’tan yapılan] rivâyet gereğince, haram yoldan elde etmiş olur ve onda tasarruf etmeye hakkı yoktur. […]

“İslâm’ın siyasî hükmü budur. Bu hüküm, müslümanların gayrimeşru güçlere ve onların diktikleri kaazîlere başvurmaktan kaçınmalarına sebep olur, tâ ki bu gibi İslâm’a aykırı diktatörlüklerin düzenleri bozulsun ve bu ayrıntılı, halk için bol zahmetden başka bir şey sağlamayan adalet teşkilâtı kalksın, hidâyet İmamları’na (A.S.) ve onlar tarafından hükûmet ve yargılama hakkına sahip kılınmış kişilere doğru yönelen yol açılsın. Asıl maksad, sultanların ve onların hizmetkârı olan kaazîlerin (hâkimlerin, kadıların) başvurma makamı (işlerin merci’i, merci’-i umûr) olmalarını ve halkın onların peşinden gitmelerini önlemektir.” (Humeynî 1979: 110-111)

“Biz, İslâmî hükûmet (devlet) teşkili için ciddî bir gayret göstermekle ödevliyiz. Bu yolda bizim yapacağımız ilk şey tebliğatdır. (Yayın ve propagandadır.) […]

“Şimdi sizin ne ülkeniz var, ne de ordunuz var. Fakat elinizde tebligat yapma imkânı vardır ve düşman bütün........

© Milat