menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (15)

25 0
15.04.2025

15. Müşâhede: Cumhûrî Nizâm, Hem Cihânşümûl Sulhün Elzem Şartı, Hem de Tesâmühün Sınırıdır

Demokrasi, sulh içinde bir arada yaşama nizâmıdır.

Bir düşünelim: Bütün insanların -yine insanlık tabîati muktezâsınca- aynı düşünce ve davranışta olmaları mümkün değildir. O hâlde farklılıklarına rağmen insanları aynı cem’iyette, bir arada nasıl yaşatabiliriz?

İşte bunun formülü ve sınırı Demokrasidir, dîğer tâbirle Cumhûrî Nizâmdır, İnsan Haklarına riâyettir.

Sınırı diyoruz, çünki bir arada yaşıyabilmenin bir sınırı vardır. İnsanlar ne kadar farklı olurlarsa olsunlar onları âhengli, mütesânid bir ictimâî hayât içinde bir arada tutma iddiâsı, imkânsızı istemekdir. Bunun bir sınırı vardır. O da, bu insanların hiç olmazsa Cumhûrî Nizâmın umûmî çerçevesini, yânî Temel İnsan Hak ve Hürriyetlerini kabûl etmeleri ve ona uymalarıdır.

Bu kadarına dahi râzı olmıyan, yânî Demokrasinin umûmî çerçevesi (aynı zamânda özü) olan İnsan Hakları Cihânşümûl Beyânnâmesi’ni tanımıyan insanların aynı cem’iyette âheng, huzûr içinde bir arada yaşamaları imkân hâricidir.

Bu tesbitin mantıkî bir netîcesi de, bütün an’anevî dîn, felsefe, siyâset topluluklarının, kendi inanclarını gözden geçirmeleri ve onlardan bütün totaliter unsurları ayıklamaları lüzûmudur. Bunu yapamıyan dîn ve ideolojilere cumhûrî bir cem’iyette yer olamaz; çünki bu topluluklarla sulh içinde bir arada yaşamak kâbil olmaz. İllâ ki bir arada yaşamak zorunda kalınmışsa, bu takdîrde, bunların, cumhûrî iktidâr tarafından, İnsan Haklarını ihlâl etmeksizin, sıkı murâkabe altında tutulmaları, yıkıcı faâliyetlerini engelliyecek şekilde dikkatle tâkîb edilmeleri lâzımdır.

İki ibretâmîz misâl (Mart 2025 İlâvesi)

Her totaliter ideoloji, “hakîkat”in inhisârına sâhib olduğu ve herkesin onun “hakîkat”ine tâbi olması lâzım geldiği iddiâsındadır. Onun için, dâimâ topyekûn iktidâr peşindedir, hiçbir muhâlefete tahammül edemez ve kendi sâlikleri hâricinde hiçbir topluluğa hayât hakkı tanımaz; yaşamalarına müsâade ettiği zamân da, onları tahakküm altında tutar.

Bu vâkıya dâir pek çok misâl zikredilebilir. Aşağıdaki iki misâlde, Totaliter Zihniyet, bizzât şeflerinin ağzından ifâde edilmiştir.

a) Kemalist Totaliter Zihniyeti:

Aşağıdaki sözler, “Mutlak Şef” tarafından, 7-15 Nisan 1934 Ege Askerî Tatbîkâtı esnâsında, etrâfındaki kumandanlara hitâben sarfedilmiştir. Bu mahrem sözler, bilâhare 1.9.1945-19.7.1947 târihlerinde Harb Akademileri Kumandanlığını deruhde eden, ayrıca Biz Ne İdik? Ne Olduk? Ne Olacağız isimli bir kitabın (1962) müellifi bulunan Korgeneral Bâki Vandemir (İstanbul, 24.3.1890 – a.y., 23.1.1963) tarafından zaptedilmiş ve yine kendisi tarafından, 31 Temmuz 1952 târihli Cumhuriyet gazetesinde (ss. 1, 5) “Atatürk'e Ait Yeni Bir Hatıra” başlığıyle neşredilmiştir.

“Mutlak Şef”: “İnkılâblar için plebisit yapılamaz!”

“Uysal ve asyaî itikadlara bağlı, sinsi ve sindirici hurafeler, köstekleyici yanlış itiyatlarla inhisarcı kuvvetlerin tesirlerine sürüklenebilecek yığınlarda iyi inkılâplar için plebisit........

© Milat