menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (12)

11 0
12.04.2025

12. Müşâhede: Cumhûrî Siyâset, Makyavelist Siyâsetin Zıddıdır

Cumhûrî Hükûmet insan sevgisine dayandığı için tam mânâsıyle bir fazîlet rejimidir. Hiçbir sahîh Cumhûrî siyâsetci halkı aldatmaz; hattâ herkes eğrilse, o doğruluktan şaşmaz. Aynen Yûnus Emre’mizin aşağıdaki sehl-i mümteni’ mısrâ’larında târif ettiği vechiyle:

“İkilik eylemeye,

Hiç yalan söylemeye;

Âlem bulanır ise,

Bulanmadan durula!” (Yunus Emre Dîvânı, Haz.: M. Ziya Bakırcıoğlu, İstanbul: Ötüken Yl., 2003, 2. Baskı, s. 85)

Cumhûrî siyâset, -başta dürüstlük olmak üzere- cihânşümûl ahlâkî değerlere dayanır. Şiddet aleyhdârıdır. Umûmî kâide olarak, ister maddî, ister mânevî olsun, ister fiille, ister sözle tezâhür etsin, şiddet kullanmaktan nefret eder; İnsan Haklarının ve (yine bu hakların bir muktezâsı olarak) nefsin müdâfaası ile adâletin icrâsı hâricinde şiddete başvurmaz (ve elbette bunların tatbîkı husûsunda, aşırı merhamet hissine aldanarak. zaaf göstermeyi de reddeder -ki aksi hâl, mazlûm ve mağdûrun hakkının zâyi’ edilmesi, dolaylı olarak zulme destek olunması, binnetîce âlemin fesâda verilmesi olurdu-). Şiddete başvurmadan evvel bütün sulhperver yolların tükendiğinden ve şiddete başvurmanın başvurmamaktan ehven-i şer hâle geldiğinden emîn olur. Şiddeti de ahlâkî kayıdlarla sınırlar ve tecâvüz bertaraf edildiği ânda ona son verir.

1789 Beyânnâmesi’nde dile getirilen “Zulme Direnme Hakkı” ancak bu çerçevede, bu kayıd ve şartlar altında mûteberdir.

Mecelle’nin şu gibi küllî kâideleri kısmen bu mes’eleyle alâkalıdır:

“Zarâr ve mukâbele-bizzarâr yoktur.”

“Zarâr izâle olunur.”

“Bir zarâr kendi misliyle izâle olunamaz.”

“Zarâr-ı eşedd, zarâr-ı ehaff ile izâle olunur.”

“İki fesâd teâruz ettikde ehaffı irtikâb ile âzamının çâresine bakılır.”

“Ehven-i şerreyn ihtiyâr olunur.”

“Zarûretler memnû olan şeyleri mübâh kılar.”

“Zarûretler kendi mikdârlarınca takdîr olunur.”

ilh... (Mecelle’nin Küllî Kâideleri, rahmetli Ali Hikmet Berki’nin şu eserinde pek güzel îzâh edilmiştir: Hukuk Tarihinden İslâm Hukuku I: Sûret-i Zuhûr ve İnkişâfı – İslâm’da Kazâ Teşkilâtı – Bu Hukukun Ana Kaideleri, Ankara: Diyanet İşleri Reisliği Yl., 1955, 16,5x24 cm, 163 s.)

Kezâ, cumhûrî siyâset, ahlâkî siyâset demek olduğu için gayr-i ahlâkî hiçbir vâsıtayı kullanmaz; gâye ile vâsıtayı aslâ birbirinden ayırmaz. Çünki yanlış vâsıtalarla doğru bir gâye gerçekleştirilemez. O, “gâye, vâsıtaları mübâh kılar” düstûrunu tâkîb eden makyavelist siyâsetin tam zıddıdır. Bilakis, bir gâyenin ne derece haklı olduğunu (tabiî nazarî veyâ fikrî olarak veyâhud propaganda edildiği şekilde değil, gerçekde ne derece haklı olduğunu) anlamak için evvelâ ona ulaşmak uğrunda kullanılan vâsıtalara dikkat etmek lâzımdır; vâsıtalar doğruysa, haklıysa, o gâyenin dahi haklı olabileceğine ihtimâl verilerek üzerinde tartışılabilir; aksi takdîrde, Hakîkat noktainazarından üzerinde durulmıya değmez…

Fikrî planda çok iyi görünen bir hedef ileriye sürenler, ona ulaşmak iddiâsıyle gayr-i ahlâkî yollar kullanıyorlarsa, gösterdikleri hedefi âdî maksadlarla istismâr ettikleri, binâenaleyh o gâyenin onların şahsında bâtıl olduğuna hükmedilir. Başka türlü ifâde edersek: Haklı gibi görünen bir gâye uğrunda haksız vâsıtalar kullananlar, iddiâ ettikleri gâyeye değil, ancak o vâsıtalara uygun düşen bir gâyeye ulaşabilirler; şu hâlde vâsıtaları bâtıl olduğu için, fiilî gâyeleri de bâtıldır.

Binâenaleyh, Demokrasi lâfazanlığı yapmakla Demokrat olunmaz; bütün davranışlarının demokratik olması, yânî her hâl ve hareketinin bütün insanlara hürmetkâr, onların haklarını ve iyiliğini gözetir, bile bile onlara maddî-mânevî zarâr vermekden kaçınır, elden geldiğince etrâfına iyilik etmiye çalışır mâhiyette olması gerekir. O, idârî bir mevki işgâl ediyorsa,........

© Milat