Âlemlere Rahmet…
Hüzün yılı! Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (SAV), hayat arkadaşı, yareni, yoldaşı, eşi Hz. Hatice'yi ve Mekkeli müşriklerle arasında set gibi duran adeta muhafızı olan amcası Ebu Talib'i kaybettiği yıl. Boykot yıllarının en çetin zamanları... Müşrikler zulümde sınır tanımaz bir hal almaya başlamış ve Resul-i Ekrem (SAV), inananlar için bir çıkış yolu arıyordu. Mekkelilerin henüz kutlu davayı idrak etme zamanı gelmemişti. Ümmet için bir çıkış kapısı, insanlık için bir hidayet vesilesi olarak Zeyd b. Harise ile koyuldu yola Allah Resulü (SAV).
Hz. Aişe Annemiz: “Ey Allah’ın Resulü, Uhud Gazvesi’nin yapıldığı günden daha zor bir gün yaşadın mı?” diye sorduğunda Tâif’te yaşadığı o hazin günün olduğunu söyler.
Gök, o gün biraz daha solgundu. Her ne kadar ümitvâr olsa da Allah Resulü (SAV), sema bir hüzün örtüsüne bürünmüş haldeydi ve bulutlar gözyaşlarını tutuyordu. Gönlünde Mekke'nin acımasız taşlarını taşıyan Allah Resulü (SAV), ümidi Tâif’in serinliğinde ve bereketinde arıyordu. Belki oradakilerin kalplerinin kilitleri açılır da bir avuç merhamet serpintisi düşerdi çorak gönüllere. Ki âlemlere rahmet olarak gönderilmişti. Merhametin yüreğinde yeşerttiği umutla yürüyordu. Adımlarında sabır, gözlerinde dua, yüreğinde ümmet hayali… Yanında yalnızca Zeyd bin Hârise vardı; dostlukları suskun, duaları sessizdi, güneş alnında kavrulmuş, ama ümidi hiç tükenmemişti.
Tâif’in kapısına umutla yaklaştı. Fakat o duvarların ardında taş değil, kin biriktirilmişti. O........
© Milat
