Türkler ve Kürtler… Dikkat!
Sayın Devlet Bahçeli’nin Teröristbaşı Abdullah Öcalan’a, “Meclis’te Dem Grubu’na gel, terör örgütünü lağvettiğini açıkla!” çağrısıyla başlattığı “terörü bitirme” hamlesinin çok kritik bir aşamasında Hüda Par tarafından organize edilen “çalıştay” büyük tartışmalara, hatta hakaretleşmelere sebebiyet verdi.
En sıkıntılı, en kritik zamanda, iktidar çevreleri birbirlerine girdi.
Hakaretleşmeler havalarda uçuştu!
“Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değdi mi?” diyesi geliyor insanın…
Ben, “çalıştay”ın hem zamanlamasına, hem de sonuç bildirgesindeki bazı maddelere itirazımı dile getirdim, yazıya döktüm.
Kırmızı çizgilerimi ortaya koydum.
Bunlar Türkiye’nin kırmızı çizgileri, “birlik ve beraberliğin” teminatları.
“Terörle mücadele”nin tam mânâsıyla başarıya ulaşmasını ve bu büyük belânın artık tamamen ortadan kalkmasını, kaldırılmasını can-ı gönülden istiyoruz.
Bu amaca ulaşmak için atılan adımların, terör örgütü ve uzantıları tarafından adeta bir “pazarlık” imkânı olarak değerlendirilmesi, sağda solda, ileride geride “tehdit” yüklü ifadeler kullanılması da, elbette çok sıkıyor canımızı.
Sırtlarını terör örgütüne dayadıklarını ilan edenlerden gelen “Kobani’de Savaş Türkiye’de barış olmaz!” tehdidi de ne demektir?
Hep daha fazlasını, daha fazlasını talep etmek…
Sınırları, uygulamaları belirsiz taleplerde bulunmak da ne demektir?
Bunlar elbette canımızı sıkıyor.
Bununla birlikte, “Hadi bakalım, biraz daha, biraz daha sabredelim!” diyoruz.
Sağduyu…
Bütün meselelere sağduyu ile yaklaşmak gerek.
Meselelere,
Kürtçülük, Türkçülük, Arapçılık vesairecilik yapmadan bakmak gerek.
Bunun için de…
Sağduyulu seslere çok ihtiyacımız var.
Onlardan ikisi Rahmetli oldu.
Biri, Muhsin Yazıcoğlu Başkan.
Bir cinayete kurban gittiğinden asla şüphe etmediğim Muhsin Başkan ile “Güneydoğu-Kerdeşlik Seferi”ne çıkmıştık, bir vakitler.
Teklif benden gelmişti, Merhum........
© Milat
