menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarihi İsrail anlatısı arkeolojik bir kurgudur

18 0
02.04.2025

Tarihsel süreçte Yahudi anlatısında Kudüs, Hz. Davud ve Hz. Süleyman dönemlerinde büyük bir krallığın ve görkemli bir mabedin merkezi olarak tasvir edilmiştir. Ancak arkeolojik bulgular, bölgedeki diğer uygarlıkların yazılı kayıtları ve Kur’ân-ı Kerîm’in sunduğu tarihsel çerçeve bu anlatıyı ciddi biçimde sorgulamamıza neden olmaktadır.

Yahudi tarih anlatısının temel taşlarından biri Kudüs’te Hz. Davud ve Hz. Süleyman önderliğinde büyük bir krallığın ve Süleyman Mabedi’nin kurulduğu iddiasıdır. Tevrat kaynaklı bu iddia günümüzde siyonist politikalar başta olmak üzere çeşitli ideolojik söylemlerin de temel dayanaklarından biri haline gelmiştir. Ancak arkeolojik araştırmalar, bölgesel tarihi kayıtlar ve Kur’ân-ı Kerîm’in sunduğu perspektif bu iddiayı sorgulamaya açık kapılar bırakmaktadır.

Arkeolojik Bulguların Sessizliği

Kudüs’te yaklaşık 150 yılı aşkın süredir devam eden arkeolojik kazılara rağmen iddia edilen Davud ve Süleyman krallıklarına dair somut herhangi bir bulguya ulaşılamamıştır. Ne Hz. Davud’a atfedilen bir saray, ne de Hz. Süleyman’a atfedilen bir mabet veya merkezi bir krallık yapısının izleri ortaya çıkarılabilmiştir. Aksine arkeolojik katmanlar Kudüs’ün söz konusu dönemlerde küçük bir yerleşim yeri olduğunu hatta geç Tunç Çağı’nda ciddi bir iskan bile barındırmadığını ortaya koymaktadır.

İsrailli arkeolog Steiner’in ifadeleri bu durumu net bir şekilde özetlemektedir: "Toprak buluntuları ile metinler arasındaki çelişki büyük. Ne bir sur, ne bir yapı kalıntısı... Süleyman........

© Milat