Gâfil gezme şaşkın, bir gün ölürsün!..
Gâfil, gaflet içinde olan kimse, demektir. Gaflet, kişinin; yeteri kadar dikkat etmediği için mühim birşeyi unutması, yapılması gereken bir işi, kâfi derecede ihtimam göstermediği için ihmal etmesi, önemsemediği için, gelmekte olan bir belaya hazırlıksız yakalanması ve dalgınlıktan dolayı, göz önünde olan ve görülmesi gereken birşeyi farketmemesi, gibi mânâlara gelir…
Gaflet; düşünce, ihtiyat ve tedbir azlığından ötürü, insana ârız olan yanılma ve yanlışlıktır. Bu da genellikle bela, musibet ve sıkıntı şeklinde tecelli eder. Tasavvufta gaflet; müminin ibadet kalitesini düşüren kalbin uykusu, şeklinde tarif edilir. Zira gaflet, kalbin aktif bir şekilde ibadete iştirakini engelleyen bir perdedir. Gâfil bir kişi, namaz kılar, alnını secdeye koyar, fakat kalbi apayrı dünyalarda basit ve kıymetsiz şeyler peşinde gezinip durur…
Buna göre gaflet; anlık zevkler uğruna ebedî saâdeti felâkete çevirmek ve fânî dünya hayatını bâkî cennete tercih etme saflığıdır. Gaflet; günün ortasında güneşi kaybetmektir. Gaflet; hakîkate karşı kalbe perde çekmektir. Gaflet; uçurum kenarlarında dikkatsizce dolaşmak, yani haramlara, mekruhlara ve şüpheli işlere fütursuzca dalmaktır. Gâfil kimse, okyanus ortasında dümeni kırılmış bir gemiye benzer ki, ne zaman ve hangi girdapta boğulacağı belli değildir.
Gaflet, sadece unutmak değildir, bilip de önemsememek........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Mark Travers Ph.d
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon