menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kutuplaşmanın ortasında bir umut

16 3
04.03.2025

Türkiye’de son yılların en keskin siyasi ayrışmaları, aile içinde bile derin çizgiler çekti. Ancak bu çizgilerin üzerine köprü kurmanın bir yolu var: merakla dinlemek. Araştırmalar gösteriyor ki, siyasi tartışmalarda insanlar nadiren fikir değiştirir. Ama asıl kazanç, karşımızdakinin insani yönünü keşfetmekte yatıyor. Örneğin, Ankara’da bir kahvehanede birbirine zıt görüşteki iki emeklinin sohbeti, ikisinin de “torunlarının iyi bir eğitim alması” endişesini paylaştığını ortaya çıkardı. Bu küçük anlar, kutuplaşmanın gölgesinde bile ortak zemini aydınlatıyor.

Dinlemek, savunma mekanizmalarını kıran bir silahtır. Siyasi tercihlerin ardındaki kişisel hikayeleri duymak, önyargıları eritebilir. İzmir’de bir mahalle inisiyatifi, insanları “Çocuklarımızın geleceği için ne istiyorsunuz?” sorusuyla bir araya getirdi. Bir katılımcı, “Komşumun da benim gibi geçim derdi çektiğini fark ettim” diyerek anlattı. Bu buluşma, insanları “düşman” değil, aynı kaygıyı taşıyan ebeveynler olarak birleştirdi.

Türkiye’nin son depremlerinde yaşanan dayanışma, diyaloğun gücünü kanıtladı. Farklı şehirlerden gönüllülerin enkaz altında omuz omuza çalışması, insanların en zor anlarda “siyasi kimliklerini” değil, insanlıklarını öne çıkardığını gösterdi. Hatay’da bir çadırkentte, farklı görüşlerden insanların birlikte çay demlemesi, “öteki”nin aslında “biz”den çok da uzak olmadığını hatırlattı.

Doğru sorular, kapalı kapıları aralar. “Neden bu görüşü savunuyorsun?” diye sormak yerine, “Hangi değerler seni bu tercihe yönlendirdi?” demek, kişinin hikayesine ulaşmanın anahtarı. Kayseri’de bir üniversite öğrencisi, “Babamla ilk kez siyaset konuşabildik; aslında ikimiz de adaletin peşindeymişiz” dedi. Bu diyalog, yıllardır süren buzları eritti.

Demokrasi, çoğulculuğun seslerini duymakla ayakta kalır. Ülkemizin dört bir yanından gençleri bir araya getiren bir sivil toplum projesi, katılımcılara “farklılıkların zenginlik olduğu”nu yaşatarak öğretti. Projeye katılan bir genç, “Doğu’dan gelen bir arkadaşımın dedesi de benim dedem gibi Kurtuluş Savaşı’nda savaşmış. Tarih, bizi aynı acılarda birleştiriyor” sözleriyle yüreklere dokundu. Bu buluşma, ortak hafızanın gücünü hatırlattı.

Bayram sofraları, diyaloğun en samimi mekanı olabilir. Ramazan Bayramı’nda, “Bu kararı alırken hangi deneyimler seni etkiledi?” sorusu, kuşaklar arasında köprü kurabilir. Bir baba, oğluna dönüp “Ben gençken enflasyon yüzünden evlenemedim. Şimdi senin geleceğin için aynı endişeyi taşıyorum” dediğinde, siyasi tercihlerin ardındaki insani kaygılar su yüzüne çıkar.

İstanbul’da bir iftar........

© Milat