Kent duvarında sessiz bir cümle
Kentin sesi gürültülü, kelimesi sessizdir. İstanbul'un bir sabahında, öğrenme yolunda ilerlerken yüzümü okşayan rüzgâr değil, sokağın duvarına yazılmış bir cümle oldu: "İnsana insan gerek." Uzun zamandır bu kadar yalın, bu kadar derin bir ifade duymamıştım. Kadim coğrafyamızın çağın hızına kapılmışken, insanın kendi hakikatine dönmesi için bir işaret gibiydi bu kelimeler.
Gözden kaçan bir detay, çoğu zaman gerçeğin anahtarı olur. Şehirdeki yalnızlığın; tabelalarla, ekranlarla ve reklâmlarla kuşatılıp görünmez kılındığı bir zamanda, bir duvar yazısı ekranlardan sızan yapay sesleri susturuyor, insana kendini hatırlatıyor. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2024 verilerine göre kentli nüfusun yüzde 93'ü günde ortalama 7 saat ekran karşısında; oysa komşusuyla yüz yüze konuşma süresi 12 dakikanın altına düşmüş durumda. Sosyolog Zygmunt Bauman'ın deyimiyle "likit modernite"nin akışında yüzen insanlar, birbirine dokunmadan yan yana yaşıyor. Yalnızlığın verisini çıkarmak mümkün mü gerçekten? Ya da insanı istatistiklerle anlamak? İşte tam da burada, bazen tek bir cümle, tüm verilerden daha sarsıcı oluyor.
Duvar yazıları, kentin bilinçaltıdır. Resmi söylemin geçmediği, algoritmaların ulaşamadığı bir ifade alanı sunar. Paris'te Mayıs 1968'de sokaklar slogan ve şiirlerle konuşmuştu; İstanbul'un........© Milat





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d