menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İstanbul’da geçmiş ve gelecek

15 1
11.02.2025

İstanbul, dünyanın en kadim şehirlerinden biri. Tarih boyunca medeniyetlerin beşiği olmuş, Asya ile Avrupa’yı birleştiren bu şehir, sadece coğrafi bir köprü değil, aynı zamanda kültürel, siyasi ve ekonomik bir kavşak. İstanbul’un büyüsü, onun çeşitliliğinde gizli. Bir yanda Boğaz’ın serin suları, diğer yanda tarihi yarımadanın ihtişamlı silueti. Ayasofya’nın görkemli kubbesi, Süleymaniye’nin zarafeti, Topkapı Sarayı’nın gizemli koridorları… Her biri, bu şehrin binlerce yıllık tarihine ışık tutar. İstanbul, sadece bir şehir değil, adeta bir açık hava müzesidir.

Ancak İstanbul’u sadece tarihiyle değil, insanıyla da anlamak gerekir. Bu şehir, farklı kültürlerin, dinlerin ve dillerin bir arada yaşadığı bir mozaiktir. Balat’ta yüzyıllardır ayakta kalan sinagoglar, Fener’deki Ortodoks kiliseleri, Beyoğlu’nun renkli sokakları… İstanbul, herkese yer açar; kimseyi yabancı görmez. Bu şehir, herkesi kucaklayan bir anne gibidir. Kim olursanız olun, nereden gelirseniz gelin, İstanbul sizi bağrına basar.

İstanbul’un bir başka özelliği de sürekli değişen, dönüşen bir şehir olmasıdır. Bir yanda asırlık çınarların gölgesinde çayını yudumlayan insanlar, diğer yanda modern gökdelenlerin arasında koşuşturan iş insanları… İstanbul, hem geleneksel hem de modern yaşamın bir arada var olduğu bir şehirdir. Bu çelişki, aslında onun en büyük zenginliğidir. Çünkü İstanbul, geçmişle geleceği aynı anda yaşayan bir şehir olarak, her iki dünyanın da en iyi yanlarını sunar.

Peki, İstanbul’un bu kadar büyüleyici olmasının sırrı nedir? Belki de bu sır, şehrin ruhunda saklıdır. İstanbul, sadece bir mekan değil, bir duygudur. Sabah ezanıyla uyanmak, vapurla Boğaz’ı geçmek, sokak satıcılarının sesleri arasında kaybolmak, gün batımında Galata Kulesi’nin altında bir kahve içmek… İstanbul, bu........

© Milat