İnsanlığın ortak nefesi
Rönesans’ın doruklarında, Michelangelo Sistine Şapeli’nin tavanına dokunduğunda, Hz. Adem’in Yaradılışı’nı kendi sanat anlayışıyla resmetti. Bugün o fresk, her yıl milyonlarca insanı ağırlıyor. Peki bu eser, yalnızca Vatikan’ın mı yoksa insanlığın mı? Sanat, sınırları aşan bir dil. Tıpkı İstanbul’daki Ayasofya’nın mozaiklerinde Bizans’la Osmanlı’nın izlerini barındırması gibi…
Dünya klasikleri, ait oldukları toprakların ötesinde bir değer taşır. Van Gogh’un Yıldızlı Gece’si Hollanda’da doğdu, ama New York’ta sergileniyor. Shakespeare’in eserleri, İngiliz tiyatrolarından Türkiye sahnelerine uyarlanıyor. Sanat, köklerinden kopmadan evrenselleşebilen tek miras. Anadolu’da Hititlerin İnandık Vazosu, Friglerin Kibele Heykelleri, Lidyalıların ilk sikkesi… Hepsi, bu toprakların binlerce yıllık hikâyesini anlatıyor.
Kültürel mirasın korunması, insanlığın ortak sorumluluğu. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi, çatışma bölgelerindeki hazineleri korumak için çabalıyor. Örneğin, Suriye’deki Palmira Antik Kenti yıkıma uğradığında, arkeologlar 3D taramalarla kemerleri dijitalleştirdi. Türkiye’de ise Zeugma Mozaikleri, Gaziantep’teki müzede ışık altında parlıyor. Gaziantep Halı İhracatçıları Birliği, savaşla tahrip olan Şam Emevi Camii’nin tarihi halılarını, hiçbir maliyet talep etmeden yeniden dokudu. Bu jest, kültürel dayanışmanın en saf örneği: Bir şehrin dokuma tezgâhları, başka bir şehrin mabedine nefes oldu.
Sanatın gücü, çatışmaları bile yumuşatabilir. 2015’te Musul Müzesi’ndeki eserler parçaladığında, dünya çapında sanatçılar, tahrip edilen heykelleri yeniden tasarladı.........
© Milat
