menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İlk yarım saniyenin sırrı

23 0
yesterday

Gaziantep’ten tepsisiyle yeni gelmiş, sade yağı üzerinde pırıl pırıl parlayan, şerbeti boğazı yakmayan o kararında ve az şerbetli boz fıstıklı baklavanın karşısındasınız. Yanında ise damağınızı temizleyecek ince belli bir bardak su duruyor. Çatalı bir kenara itiyorsunuz; çünkü bilirsiniz ki baklava çatalın soğukluğuyla değil, parmak uçlarının sıcaklığıyla hissedilerek yenir. Eliniz o kare dilime uzanıyor, tam bir şikemperver edasıyla usulünce ters çevirip, o az miktardaki şerbetin yoğunlaştığı alt tabanı damağınıza getirmek üzere ağzınıza götürürken zihninizde sessiz bir savaş yaşanıyor.

Ve nihayet, o hışırtılı yufka damağınızla buluşuyor. "Canım çekti, ben seçtim, ben yedim" diyorsunuz. Bu hazzı ve kararı kendinize mal ediyor, o anki iradenizi sorgusuz sualsiz sahipleniyorsunuz.

Oysa nörobiyoloji laboratuvarlarının o steril sessizliğinde durum hiç de sandığınız gibi değil; bu "ben seçtim" eminliğinin fizyolojik bir zaman sapması olduğu on yıllardır tartışılıyor. 1980’lerde, zihnin o yarım saniyelik boşluğuna pusu kurmuş hakikat nöbetçisi Benjamin Libet’in gerçekleştirdiği deney, insanın "hür irade" kibrine vurulmuş en ağır darbedir. Libet, deneklerin basit bir harekete "niyetlendikleri" anı ve beyinlerindeki elektriksel aktiviteyi eş zamanlı ölçtüğünde şaşırtıcı bir kronolojiyle........

© Milat