menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İknânın kalbinde yatan üç Aristo sırrı

34 5
07.03.2025

İletişim, yaşamımızın her alanında karşımıza çıkan, insanları bir araya getiren ve onları etkileyen güçlü bir araçtır. İster bir fikir beyan ediyor olun, ister bir ürün tanıtıyor ya da toplumsal bir meseleye dikkat çekmeye çalışıyor olun, iletişimde başarılı olmanın sırrı doğru mesajı, doğru şekilde iletebilmektir. İşte bu noktada, ethos, pathos ve logos kavramları devreye girer. Bu üç kavram, etkili iletişimin temel taşları olarak yüzyıllardır kullanılmaktadır. Antik Yunan’dan günümüz modern medyasına kadar her mecrada kendine yer bulan bu kavramlar, doğru kombinasyonla kullanıldığında insanları etkileme gücünü ortaya çıkarır. Bu yazıda, bu üç temel unsuru detaylı bir şekilde ele alacak, tarihsel kökenlerinden örneklerine, günlük yaşamda ve profesyonel iletişimde nasıl kullanılabileceklerine kadar geniş bir perspektifte inceleyeceğiz.

İlk olarak, ethos kavramı üzerinde durmak gerekir. Ethos, bir kişinin veya kurumun güvenilirliğini, karakterini ve uzmanlığını ortaya koyan unsurdur. Bir insanın söylediklerine inanmamızın temelinde, onun dürüstlüğü, bilgeliği ve geçmiş başarıları yatar. Örneğin, bir doktorun sağlıkla ilgili verdiği tavsiyeler, onun mesleki tecrübesi ve eğitimine dayandığı için dinleyiciler tarafından daha kolay kabul edilir. İnsanlar, güvenilir ve bilgili kaynaklardan gelen bilgiyi daha fazla benimserler. Bu yüzden, bir konuda görüş bildiren kişi kendisini iyi tanıtmalı, geçmiş deneyimlerini ve uzmanlığını ortaya koymalıdır. Tarihsel olarak, Aristoteles’in ortaya koyduğu bu kavram, hitabetin en temel yapıtaşlarından biri olarak kabul edilmiş ve günümüze kadar evrilerek gelmiştir. Kendini kanıtlamış bir karaktere sahip olmak, bir tartışmada veya sunumda dinleyiciyi etkilemenin en önemli yollarından biridir.

Bunun yanında, pathos ise iletişimin duygusal yönünü temsil eder. İnsanlar, duygularıyla hareket eden canlılardır. Bir hikaye, bir anı veya içten gelen bir duygu, dinleyici ya da okuyucu üzerinde derin etkiler bırakabilir. Duygular, mantığın ötesinde, insanın kalbine dokunan, aklında yer eden ve unutulmayan unsurlardır. Pathos sayesinde, anlatılan hikayeler, yaşanılan olaylar ve paylaşılan duygular, okuyucunun zihninde güçlü izler bırakır. Duygusal bağ kurmak, mesajın etkili olmasını sağlayan en önemli unsurlardan biridir. Mesela, bir toplumsal soruna dikkat çeken bir yazıda, yaşanmış acı dolu anılar, umut veren hikayeler veya duygusal anekdotlar kullanıldığında, okuyucuların kalbine dokunmak kaçınılmaz hale gelir. Bu yüzden, iletişimde duygusal ögeleri doğru kullanmak, hem mesajın kalıcılığını artırır hem de okuyucunun kendini ifade eden bir yazarın yanında bulmasını sağlar.

Öte yandan, logos ise mantık ve akıl yürütmenin temsilcisidir. Herhangi bir iddianın sağlam temellere dayanabilmesi için verilerle, istatistiklerle ve sağlam argümanlarla desteklenmesi gerekir. İnsanlar, duygusal olduğu kadar mantıksal düşünmeye de eğilimlidirler. Bu nedenle, bir konuda ileri sürülen tüm argümanların, mantık çerçevesinde inşa edilmiş olması, okuyucunun aklını tatmin eder. Veriler, araştırmalar ve somut örnekler, bir argümanın sağlamlığını ortaya koyar. Mesela, çevre kirliliği gibi bir konuda yapılan tartışmalarda, bilimsel veriler ve araştırma sonuçları kullanıldığında, tartışmanın mantıksal temeli güçlenir. Bu durum, hem okuyucunun konuya olan ilgisini artırır hem de iddianın inandırıcılığını pekiştirir. Dolayısıyla, logos, duygusal anlatımın yanında, tartışılan konunun sağlam ve ikna edici bir zemine oturmasını sağlar.

Bu üç kavram, günümüzde modern iletişimin her alanında farklı biçimlerde karşımıza çıkar. Ethos, pathos ve logos bir araya geldiğinde, ortaya çıkan mesaj, dinleyiciyi sadece duygusal ya da mantıksal olarak etkilemekle kalmaz, aynı zamanda güven de oluşturur. Özellikle günümüzün dijital çağında, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı bir ortamda, insanların doğru ve güvenilir bilgiye olan talebi giderek artmaktadır. Sosyal medya, bloglar, televizyon programları ve çeşitli dijital platformlarda, hem bireyler hem de kurumlar bu üç temel unsuru ustaca kullanarak kendilerini ifade etmektedir. Örneğin, bir sosyal medya fenomeni, takipçilerine kişisel deneyimlerini aktarırken, hem duygusal hikayelerle hem de mantıklı argümanlarla desteklenen içerikler ürettiğinde, izleyicileriyle güçlü bir bağ kurar. Dijital dünyada başarılı olmak için sadece içerik üretmek yetmez; aynı zamanda üretilen içeriğin etkili, ikna edici ve güvenilir olması gerekir.

Türk toplumunda iletişim, aileden iş hayatına, sosyal yaşamdan siyasi arenaya kadar her alanda kritik bir rol oynamaktadır. Özellikle son yıllarda, sosyal medyanın ve dijital platformların yükselişiyle birlikte, iletişimin gücü daha da belirgin hale gelmiştir. İnsanlar artık sadece haberleri takip etmekle kalmıyor, aynı zamanda kendi görüşlerini, duygularını ve düşüncelerini de paylaşabiliyor. Bu noktada, ethos, pathos ve logos kavramlarının doğru kullanımı, bireylerin ve kurumların seslerini daha etkili bir şekilde duyurmasını sağlar. Örneğin, bir gazeteci, haberi aktarırken hem güvenilir kaynaklardan alıntılar yapar (ethos), hem de haberin dramatik yönlerini vurgular (pathos) hem de olayın neden-sonuç ilişkisini net bir şekilde ortaya koyar (logos). Bu üçlü, okuyucu ile güçlü bir bağ kurar ve haberi daha inandırıcı hale getirir.

Günlük hayatta, özellikle kişisel ilişkilerde de bu üç kavramın önemi büyüktür. Bir tartışma esnasında ya da bir görüşme sırasında, karşı tarafı ikna edebilmek için önce güvenilir bir izlenim bırakmak, sonra duygusal bir bağ kurmak ve nihayetinde mantıklı argümanlar sunmak gerekir. Bir arkadaşınızla ya da iş arkadaşınızla yapacağınız samimi bir sohbet, aslında bu üç temel unsuru barındırır. İlk etapta, sizin dürüst ve güvenilir biri olduğunuzu hissettirmelisiniz. Ardından, duygularınızı paylaşarak empati kurmalı, sonunda ise ortaya koyduğunuz düşünceleri somut örneklerle ve mantıklı açıklamalarla desteklemelisiniz. Bu yaklaşım, hem kişisel ilişkilerinizi güçlendirir hem de profesyonel alanda sizi daha etkili bir konuşmacı haline getirir.

Siyaset arenasında da bu kavramların yeri büyüktür. Bir politikacının seçmenlere hitap ederken kullandığı dil, sadece vaatlerden ibaret değildir. Politikacılar, öncelikle kendi geçmişlerini, başarılarını ve karakterlerini ortaya koyarak güven inşa eder (ethos). Ardından, toplumsal sorunları ve........

© Milat