Duyguların gölgesinde karar vermek
Gün içinde kaç kez durup karar verdiğimizi düşünüyoruz? Çay mı kahve mi içeceğimizden, iş değiştirip değiştirmeyeceğimize kadar her seçim, zihnimizde görünmez bir sarkaç gibi sallanır: Mantık mı, duygu mu? İnsan doğasının bu kadim çekişmesi, modern dünyanın karmaşasına rağmen değişmedi. Peki neden mantığımızı dinlemek bu kadar zorken, duygularımız bir anda direksiyonu ele geçiriverir?
Bir arkadaşınız size beklenmedik bir şekilde sert çıkıştığında, içinizde kabaran öfkeyle verdiğiniz tepkiyi hatırlayın. Ya da sevdiğiniz bir ürün indirime girdiğinde, ihtiyacınız olmadığı halde cüzdanınızı açtığınız o anı… Duygular, karar verme sürecimize hızla sızar. Bilim bunu şöyle açıklıyor: Beynimizin amigdala adlı bölgesi, tehditleri veya ödülleri algıladığında, mantıksal düşünceden sorumlu prefrontal korteksi devre dışı bırakabilir. Yani, "kaç ya da savaş" refleksiyle hareket ettiğimiz anlarda, aslında binlerce yıllık bir hayatta kalma mekanizması devrededir. Modern hayatta bu durum, trafikte korna çalmak veya anlık tüketim çılgınlığı gibi farklı biçimlerde tezahür eder.
Peki ya mantık? O, sabır isteyen bir dansçı gibidir. Bir projeyi uzun vadeli sonuçlarına göre değerlendirmek, ilişkilerde iletişim kurarken önyargılardan kaçınmak gibi durumlarda devreye girer. Ancak bu süreç, duygusal tepkiler kadar "hızlı" ve "cezbedici" değildir. Örneğin, bir tartışmada haklı........
© Milat
