Büyük toplum prodüksiyonu
Hayat, aslen devasa bir prodüksiyondur: perdeleri asla inmeyen, oyuncuları hiç tükenmeyen ve senaryosu hep aynı kalan devasa bir tiyatro. Bu sahnede oyunun üç temel karakteri vardır ve bu kadim kurgu, asırlardır hiç değişmez: Yönetmenler, imtiyazlılar sınıfı, oyunun senaryosunu yazar ve sahne arkasından kuklaların iplerini tutar. Aktörler, orta sınıf, kendilerine ezberletilen rolleri en parlak kostümlerle oynamak için birbiriyle yarışır. Ve nihayet seyirciler, en kalabalık olanlar, kendileri için ayrılmış koltuklarda sessizce oyunu izler. Onların vazifesi basittir: tüketmek. Sahnedeki dramayı, komediyi, ihaneti ve zaferi, kendi hayatlarının tekdüzeliğinden bir kaçış bileti gibi satın alırlar.
Yönetmenlerin yüzünü pek gören olmaz. Onlar, sahnenin kendisi değil, sahneyi kuran gölgelerdir; ışıkları kimin üzerine yakıp kimleri karanlıkta bırakacaklarına karar verir, suflelerini kalabalıkların duyamayacağı bir fısıltıyla en hırslı aktörlerin kulağına üflerler. Kanunlar, medya ve toplumsal kabuller, onların yazdığı senaryonun kusursuz işlemesi için tasarlanmış birer dekordan ibarettir. Gerçekliği, kendi menfaatlerinin en rahat edeceği biçimde büker, kitlelerin alkış ve yuhalamalarını ustaca bir mugalata ile yönlendirirler.
Aktörler ise spot ışıklarının altındaki mahkûmlardır. Şöhret, para ve etki gibi parıltılı ödüllerle motive olurlar.........
© Milat
