menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir Bardak Çay, İki Satır Sohbet ve Tükenen Tahammülümüz

22 0
monday

Her şeye yetişmeye çalışırken, aslında en önemli şeyi, birbirimizi dinlemeyi ve anlamayı ıskalıyoruz. Hız çağında "durmak" en büyük devrimdir.

Eskiden "halden anlamak" diye bir tabirimiz vardı. Birinin yüzüne baktığımızda derdini sezer, sesinin tonundan hüznünü tartardık. Şimdi ise emojilere sığdırdığımız duygularımız ve bildirim sesleri arasında kaybolan dikkatimizle, birbirimizin yüzüne değil, ekranlara bakıyoruz.

Geçen gün bir kafede otururken fark ettim. Yan masada iki arkadaş oturuyordu. Belli ki uzun zamandır görüşmemişler. Ancak sohbetin her boşluğunda, hatta sohbet akarken bile eller gayri ihtiyari telefonlara gidiyordu. Göz teması en fazla on saniye sürüyor, sonra o mavi ışığın büyüsüne kapılıp sanal dünyada bir tur atılıyordu. Fiziken oradaydılar ama ruhen kilometrelerce uzakta, belki de hiç tanımadıkları insanların hayatlarını izliyorlardı.

Çağımızın hastalığı tam olarak bu: "Orada olamamak."

Bedenimiz ofiste, aklımız evde; evdeyiz, aklımız sosyal........

© Milat