menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Beyaz Toros çetesi yok biz varız!

61 0
20.08.2025

Beyaz Toros çetesi yok biz varız! Bu cümle, geçmişin hayaletleriyle bugünün gerçekleri arasına çekilmiş net bir çizgidir. Bu bir hakikat savunması, bir gerçeklik manifestosudur. Çünkü "Beyaz Toros" diyerek hangi somut başarının üstünü örttüğünüzün, odağı hangi hayati gündemden nereye çektiğinizin artık okunabilir bir matematiksel formülü var; bilin istedim.

19 Ağustos 2025 sabahı, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Çankaya kapısı önünde yanan o otomobilin alevleri, tam da bu formülün bir uygulamasıydı. Bu, sıradan bir protesto değil, her detayıyla kurgulanmış bir algı operasyonuydu; çatışma sözcüsü Prof. Dr. Üstün Dökmen’in kavramlarıyla, açıkta başka, derinde bambaşka bir mesaj veren, yani sosyal düzeydeki görünür anlamının arkasına çok daha derin bir psikolojik anlam gizleyen bir ‘örtük transaksiyon’du. Sahnenin merkezindeki obje, 90’lı yılların toplumsal travmasını, devlete musallat olmuş vesayetçi odakları simgeleyen bir "Beyaz Toros"tu. Bu sembolün kendisi, "hurda teşviki alamadım" gibi görünen mesajın arkasına gizlenmiş, “sen bu pahalı şeyi satın alamazsın; hadi al da görelim” diyen bir tezgâhtar kışkırtıcılığıyla, aslında bütün bir millete “o karanlık günleri unutmadınız, değil mi?” imasında bulunan örtük bir mesajdı.

Eylemin zamanlamasındaki manidar "tesadüfler" ise formülün diğer değişkenleriydi: Tam da Meclis'te terör mağduru şehit aileleri, gaziler ve Diyarbakır Anneleri'nin dinleneceği gün ve saatler... Bu, hayatları tam da o karanlık dönemin bitiremediği terör yüzünden parçalanmış insanlara yönelik aleni bir saygısızlıktı. Protestocunun üzerindeki Muhsin Yazıcıoğlu tişörtü ise, denkleme bir başka hüzünlü şehadet katmanını ekleyerek sembolik mesajı daha da provokatif hale getiriyordu.

Bu olay, münferit bir öfke patlaması değil, ustaca tasarlanmış bir algı operasyonudur. Amaç, geçmişin hayaletini bugüne musallat ederek ulusal bilinci bir travma ve bölünmüşlük döngüsüne hapsetmektir. Düşük maliyetli ama sembolik etkisi yüksek bir eylemle ulusal gündemi rehin almayı, milletin özgüven ve gurur duygularının yerine kaygı ve travma anılarını ikame etmeyi hedeflerler. Bu, enformasyon çağının psikolojik bir el yapımı patlayıcısıdır.

Gündemi esir almaya çalışan bu........

© Milat