7 Gün 7 Nabız
Ağustos’un son demlerini yaşadığımız şu günlerde, çalışma masamın penceresinden dünyaya bakarken elimde adeta çok eskilerden bir antikacının büyüteci var. Bu büyüteç, haftanın yedi gününe yayılmış olayların tozunu üflüyor, altındaki deseni, manayı görmemi sağlıyor. Önümde açık duran, göz yorgunluğunu azaltan modlu ekranın soğuk ışığında, bir yanda 954 yıl öncesinin tozuyla yoğrulmuş toprağın kokusu, diğer yanda silikon vadilerinin veri madenlerinden yayılan, buz gibi serin, endüstriyel bir esinti beliriyor. Geride bıraktığımız yedi gün, işte bu iki iklimin, yani köklerimizden aldığımız o kadim güç ile geleceğin hem umut hem de endişe veren karmaşasının iç içe geçtiği bir zaman dilimi oldu. Bir milletin ruh köklerinden beslenen zafer coşkusuyla, dijital çağın pamuk ipliğine bağlı mahremiyetinin aynı haftaya sığdığına şahitlik ettik. İşte o yedi günün, büyütecin altından süzülen yedi nabız atışı…
Haftanın en gür ve en vakur nabız atışı, hiç şüphesiz Türkiye Gündemi’nin kalbinin attığı Ahlat ve Malazgirt ovalarından geldi. Anadolu’nun kapılarını ardına kadar açan o kutlu zaferin 954. yıl dönümünde, Sultan Alparslan’ın otağının kurulduğu topraklarda on binler bir araya geldi. Bu, sadece bir anma değil, aynı zamanda ata sporlarının heyecanının, yöresel çadırların zenginliğinin ve gökyüzünde süzülen helikopterlerin modern gücünün, o kadim ruhla nasıl birleştiğini gösteren canlı bir tabloydu. Orada, o topraklarda, bir milletin sarsılmaz birliğinin ve bin yıllık varlığının ilanı vardı.
Tarihin o sarsılmaz ruhu, modern zamanlardaki yansımasını ise Ekonomi cephesinde buldu. Haftanın nabzı, Borsa İstanbul’un rekor kıran çan sesleriyle hızlandı. 22 Ağustos sabahı ekranlara yansıyan o tarihi zirve, küresel piyasalardaki fırtınalı havaya ve iç gündemin tüm hareketliliğine rağmen bu ülkenin ekonomik direncini gösteren bir anıt gibiydi. Bu, sadece rakamların yükselişi değil, aynı zamanda zorlu şartlar altında dahi çarkların........
© Milat
