Bıçak Nereye Konulacak?
Bir zamanlar, kurumların koridorlarında yankılanan protokol ve görgü eğitimleri, tuhaf bir tiyatro sahnesi gibiydi. Bir elinde beyaz eldivenlerle duran eğitmen, diğer elinde bir ders kitabıyla, amir-memur ilişkilerinden tutun da resmiyetin en ince detaylarına kadar bir medeniyet haritası çizerdi. Lakin bu haritanın en ilgi çekici, en parıltılı kısmı daima yemek adabına ayrılmıştı. Çatalın hangi parmaklar arasında dans edeceği, kaşığın sessizce nasıl kullanılacağı cerrahi bir titizlikle anlatılırdı. Fakat o gösterişli sofralarda, elimizdeki bıçağın nereye konulacağı hiç konuşulmazdı. Görgü yalnızca çatal-kaşık kullanımına indirgendiğinde, o keskin alet, masada anlamsız bir fazlalığa dönüşüyordu.
“Bıçağı sağ elle tutun, çatalı sol elle kullanın ve asla çapraz hareket etmeyin.” Bu cümleler, bir dönemin ezberlettiği, mekanikleşmiş kurallar gibiydi. Oysa görgü, kâğıt üzerinde yazan bu kuralların çok ötesinde, insanlık tarihinin damarlarından süzülen bir medeniyetin nabzıdır. Eski........
© Milat
