Gamzede
Görünen, tutulan, taşınan, tartılan nice yükün altına girer insan. Hepsini taşır, hepsinin de altından kalkar. Dağlar yük olsa onun bile altına girer insan. Ne var ki gam başka…
“Kaygı, tasa, keder, iç darlığı…” gibi anlamları ihtiva eder gam. Kimin içindir gam? Kim çeker bu yükü? Dağlar mı, taşlar mı; ovalar mı, gökler mi; ırmaklar mı, göller mi, denizler mi? İçimizden şunu diyoruzdur: Hiçbiri, hiçbir varlık bu yükü ne çeker ne de bu yüke heves eder. Ama insan öyle mi, insandır bu yükün heveskârı. İnsanın içinde yükselir gamdan dağlar, onu aşacak yollar yine gamdandır.
İç darlığını açacak dermanın adresini arar dururuz. Ararız da bulabilir miyiz? Bulduğumuz aradığımız mıdır? Ne çare! Kolay değildir ki yollara düşüp aramak. Her adımda ağırlaşır, zorlaşır gam yükü. Atıp sırtımızdan bu yükü, kurtulabilir miyiz? Kurtulmak mümkün değildir; değildir gamsız ömür.
Gamsız bir insan........
© Milat
