menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Katar’a Yönelik Saldırının Yansımaları

13 16
20.09.2025

Katar’a yönelik İsrail bombardımanı, bir askeri saldırı olmanın ötesinde, bölgesel dengeleri yeniden kurgulayan ve Körfez güvenlik mimarisini etkileyen stratejik bir kırılma noktasıdır. Bu gelişme, özellikle Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle askeri - siyasi ilişkilerini derinleştirmesi ve Suriye’nin coğrafi öneminin yeniden ön plana çıkması açısından dikkate değerdir.

İsrail’in saldırısı, Katar’da hem toplumsal hem de diplomatik düzeyde büyük bir tepkiye yol açarken, Körfez ülkelerinin güvenlik zafiyetlerini gözler önüne sermiştir. Katar, dünyanın en büyük doğalgaz rezervlerinden birine sahip olması ve Hamas - İsrail arasındaki müzakerelerde kritik arabulucu rolü nedeniyle zaten stratejik bir konumdaydı. Bu saldırı, Katar’ın yürüttüğü arabuluculuk misyonunu hedef aldığı kadar, Körfez’in savunma mimarisindeki kırılganlığı da açıkça ortaya koydu.

Türkiye son yıllarda savunma sanayisinde kaydettiği ilerlemelerle bölgenin en önemli askeri aktörlerinden biri haline gelmiştir. Bayraktar TB2 gibi insansız hava araçlarının Ukrayna’dan Libya’ya, Karabağ’dan Afrika’ya kadar farklı sahalarda gösterdiği etkinlik, Türkiye’nin teknolojik kapasitesini kanıtlamıştır. Körfez ülkeleri açısından bu durum, güvenilir ve sahada test edilmiş bir ortakla işbirliği imkânı anlamına gelmektedir. Ayrıca Türkiye’nin NATO üyesi olması, Batı sistemine entegre yapısını sürdürmesine rağmen bağımsız manevra alanını koruması, Körfez için alternatif bir güvenlik partneri olma özelliğini pekiştirmektedir.

Katar’a yönelik saldırıdan sonra Körfez ülkeleri için ABD’nin güvenilirliği de yeniden tartışmaya açıldı. Washington yönetiminin saldırı konusunda bilgilendirilip bilgilendirilmediği konusundaki çelişkili........

© Milat