40. Yaş
"40 yaş, kemalat(olgunluk) yaşıdır," dedi Bilge. "Başta esen kavak yellerince yellenen gençlik ateşinin artık iyiden iyiye sönümlendiği, delikanlılığın sona erdiği, hiç mi ibret almazsınız ki, Hz.Muhamemmed (s.a.v.)' e peygamberlik lütfunun verildiği yaştır... "
Bilge'nin bilgece sözlerinden, davranışlarından ve yaşayışından öğrendiğim ve etkilendiğim çok şey olmuştu. Hani ne annem, ne babam, ne de bir öğretmenim... Çocuk aklımın boş tarlasını ekip biçen, en çok oydu. Açık ara oydu. 'Tatlı çocuklarım' diye hitap ederdi bize. Biz de 'hocam' derdik ona. Bir vesileyle bir araya gelmiş olan, biz 10 15 çocuğa... Detaya gerek yok.
Gözüme binlerce yıl uzakta görünen bir yaştan; 40. yaştan bahsediyordu o gün. Bugün daha iyi anladığım sözlerin; meyvesini yediğim ağaçların bazısının tohumunu, zihnimin boş tarlasına o gün ekiyordu. O gün konuşulanları bugün hala, gün gibi değilse de; dün gibi hatırlıyorum. İyi hatırlıyorum...
Bendeniz o zamanlarda da çekingendim. "Neden?" diye öne atılıp sormak ne kelime? Bilge'nin yüzüne bakarken bile yanaklarım kızarırdı, bilirdim. Görünmez karıncaların ateşten ayakları, hızla........
© Merhaba Haber
