menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Volkan Yolcu yazdı: Depremin diyalektiği

14 0
22.05.2025

“Dağ başında rastladım ak sakallı birisine.

Bin yıllık bir halıya bin yıldan beri bağdaş kurmuş bir çınar gibiydi”

-Cem KARACA

İslam Peygamberi’nin mealen “kötülükle elinizle savaşın, mümkün olmazsa dilinizle savaşın, bu da mümkün olmazsa kalbinizle savaşın” dediği rivayet edilir. Buradaki “kötülük” (şer) kelimesinin her türlü zulüm ve fenalık, “el”in fiili savaş, “dil”in propaganda, “kalb”in ise buğz ve lanet olduğu hususunda ittifak mevcuttur.

Hayatının her anında hayvanların rejimi kapitalizmle eliyle, o mümkün değilse diliyle, o da mümkün değilse buğz ederek savaşan isimlerden biridir Şener Üşümezsoy. 1977 1 Mayıs’ında belki kendisi de o karmaşada ölecekken Taksim Meydanı’nda olmak, Sansaryan’da işkenceye alınmak, Pertevniyal Lisesi’nde propaganda yapmak gibi birçok emek, risk ve bedelle örülüdür hayatı.

Ne yazık ki bu yönü, bilim adamlığının gölgesinde, multidisipliner bilim insanlığı ise deprembilimciliğinin gölgesinde kalmıştır. Bu yönlerini bilenler için dahi gölgede kalan şeyler vardır, o kişiler de Şener Hoca’nın bu topraklara dokunan, insanını ve kültürünü kavrayan, çok az insandan duyacağınız “Müslüman Sosyalist” veya “Türkçü Komünist” kavramlarını içini doldurarak (ve yer yer düzelterek) anlatışına tanık olmamışlardır.

Çekime ara verdiğimizde ekipteki dört kişiye nereli olduklarını (ilçesine, köyüne kadar) sorup ben de dahil her birimize kendi memleketimizdeki yöresel lehçe farklarını, kaplıcaları, o ilçenin yetiştirdiği isimleri, şairleri, türküleri, türkücüleri adeta bir tüfekten şarjör boşaltırcasına anlatışı Şener Hoca’nın bu topraklarla bütünleşik, kaynaşmış biçimde yaşadığını görmemiz için yetti de arttı bile.

Deprem riski veya kısa süre önce olan depremler söz konusu ise herkes Şener Hoca’nın peşine düşer, her gün sayısız röportaja, canlı yayına konuk olur. Bunların çoğunda Şener Hoca zar zor hayvanların rejimi kapitalizme ve onunla mücadele yollarına dair birkaç kelâm edebilir ancak bunlar da genellikle montajda çıkartılır ve hoca bir dahaki depreme kadar unutulur. Oysa bu arada tüm multidisipliner diğer bilim insanları (bilhassa bilim adamları) diğer mecralarda sürekli görünür olmaya devam ederler.

Bu yazı bir Şener Hoca methiyesi değil. Okuyucuda öyle bir izlenim yaratacak, biliyorum. Oysa bir “Şener Üşümezsoy eleştirisi” (eski deyişle “reddiyesi”) yazacak olsam bu yazıdan kat kat daha uzun bir şeyler yazabilirim. Ama bütün yazı boyunca göreceğiniz üzere kendisine (ve kendisi gibi kıymeti bilinmeyen başka bazı isimlere) yapılan haksızlığa değinmek amacında olduğum için bu tınıyla, bu vurgularla ve “marifet iltifata tabidir” düsturuyla yazmam gerekiyor.

Son dönemlerde insanların bazı isimler için lisan-ı istihza ile kullandığı “herşey-olog” sözüne (eleştirisine) katılmıyorum. Bir kere multidisipliner olmak artık bu çağın olmazsa olmazıdır. Çünkü multidisipliner bir insan değilseniz, tarih bilmiyorsanız, felsefeye ilginiz yoksa, müzikle uzaktan yakından ilgilenmiyorsanız, matematik hayatınızda sadece market fişini hesaplarken işe yarıyor ve yapay zekâyı en azından merak etmiyor iseniz, bu saydıklarımdan en az ikisi, üçü derin bilgi birikimine sahip olduğunuz alanlar değilse, akademisyeni (hatta profesörü) olup titrini, unvanını aldığınız o tek disiplinde de dişe dokunur, kayda değer bir şey üretmeniz mümkün değildir.

Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.

Kaldı ki “herkes uzmanı olduğu işi yapsın, jeologun ne işi var tarihle, sosyolojiyle” demek de son derece eklektik, popülist ve daha da önemlisi bilimsel olmayan bir........

© Medyascope