menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarık Çelenk yazdı: Kurtlar Vadisi ile İzmir Marşı arasında sıkışmak

13 1
tuesday

Kurtlar Vadisi dizisi ilk ekrana çıktığında başta oldukça garipsemiştim. İçimden, “herhalde yerli bir fantastik yerli dizi film denemesi” diye geçirmiştim. Dizideki bağlantıların karmaşıklığı da bana yorucu geliyordu. O dönemlerde Gülenist yapının kanalında da benzer ama ilkokul müsameresi seviyesinde bir yapım bulunmaktaydı. Kurtlar Vadisi ise sanki “bu dava için sadece dünyasını değil ahiretini de feda edecek gönül erleri lazım” bir kanaat önderinin sözlerinin mafya odaklı bir yansımasıydı.

Bir süre sonra dikkatimi çeken şey, farklı dini cemaatlerden dostlarımın ailece bu dizinin müptelası haline gelmeleri oldu. Dizi akşamları evlere kapanılıyor, ertesi gün ise dini sohbetlerden önce dizinin son bölümü uzun uzun mütalaa ediliyordu. Bu tabloya şahit oldukça, zihnimde “ileride cevabını bulurum” dediğim sorular birikmeye başlamıştı.

Dizi bir süre sonra, yoğun talep üzerine sinemaya aktarıldı. Artık gitmem kaçınılmazdı. Sinema versiyonunda dil daha yalındı. Ayrıca filmde, başımıza geçirilen çuvalın intikamını alıp İsrail’i de perişan edebilmek, “gerçekte rüyasını bile göremiyoruz, bari filmini görelim” hissi uyandırmıştı. Film beni çok etkilemişti; özellikle derin devletin toplu zikirle barışık olduğunu gösteren sahne izleyeni içine çekiyordu. Ama sinemadan çıkarken gerçeklerin ekşiliği hemen hissediliyordu.

“Kurtlar Vadisi” etkisi bugün dahi toplumda, siyasette, bürokraside, hatta müzik ve temsilde devam etmektedir. Dizideki kahraman rollerle bile özdeşim kurabilmek sağ siyasi figürlerimize mahallede büyük prim kazandırabilmekte. Tarihsel açıdan dikkatimi çeken en önemli noktalardan biri ise dizinin başrol oyuncusu Necati Şaşmaz’ın Balkanlar’daki karşılanış biçimiydi. Kosova’da Türk, Arnavut, Pomak, Boşnak demeden Müslüman halkın gösterdiği yoğun ilgi, 16 Haziran 1911’de Halife Sultan Reşat’ın Kosova’daki son Osmanlı cuma ziyareti kalabalığını bile aşmaktaydı.

İzmir Marşı ise bize ilkokulda, Cumhuriyet’in kurucu ideolojisinin indoktrinasyonu amacıyla öğretilen marşlardan sadece biriydi. Fakat ben İzmir Marşı’nın asıl ruh halini önce........

© Medyascope