menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sinem Arslan yazdı: Teslimiyet mi temsiliyet mi? Türkiye’nin KKTC siyasetine müdahalesi gerçekte kimin çıkarına hizmet ediyor?

10 6
17.10.2025

Kıbrıs Türk Toplumu, 19 Ekim’de yeni cumhurbaşkanını seçmek için sandığa giderken, KKTC’de seçimle ilgili tartışmalar, adayların Kıbrıs sorununa ilişkin yaklaşımları ve Türkiye’nin Kıbrıs Türk toplumunda ciddi tepkilere yol açan müdahalesi etrafında şekilleniyor.

Kıbrıs’ta, Türkiye’nin müdahalesi konusundaki tartışmalar yeni değil. Bu tartışmaların en hararetlisi; Türkiye’nin, mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar lehine müdahale ettiği, 2020 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşandı. Tarih Ekim 2020’yi gösterdiğinde dönemin Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, devlete bağlı Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nun (BRTK) seçim yayınında, seçime katılan diğer adayların önünde, Türkiye tarafından kendisine yeniden aday olmaması için baskı yapıldığını anlattı. Akıncı, o akşamki canlı yayında özel kalem müdürü aracılığı ile tehdit edildiğini, Türkiye’den gelen yetkililerin, seçmenlerden kendisine oy verilmemesini talep ettiklerini söylemişti. Türkiye ile ilişkileri normal bir zemine oturtmanın demokrasi için elzem olduğunu, kendisine yapılan müdahalenin ileride başkalarına da yapılacağını söylemiş ve siyasetçileri uyarmıştı.

Akıncı’nın anlattıkları o günlerde Türkiye ve KKTC kamuoyu tarafından duyulmak istenmedi. Kıbrıs’taki muhalefet partileri bile, yaşananları bir süre müdahale olarak değerlendirmedi. 2020 seçimlerine yönelik müdahalenin araştırılması için komite kurulmasına yönelik önerge, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde hükûmeti oluşturan Ulusal Birlik Partisi (UBP), Demokrat Parti (DP) ve Yeniden Doğuş Partisi (YDP) koalisyonu tarafından reddedildi.

Fakat zaman Mustafa Akıncı’yı haklı çıkardı. Geçtiğimiz 5 senede Kıbrıslı Türklerin iradesi ekonomik, siyasi, sosyal alanlarda ellerinden alındı. Türkiye tarafından KKTC’nin bağımsızlığına vurgu yapılsa da Kuzey Kıbrıs, Türkiye’nin vilayeti gibi yönetilmeye başlandı.

2020 seçimlerinde müdahale olduğunu kabul etmeyen siyasi partiler içinde sadece muhalefette değil, iktidar bloğunda bile kendi kurultaylarında yaşadıkları yüzünden, Türkiye’nin Kıbrıs siyasetine karşı sesler yükselmeye başladı. 2025 cumhurbaşkanlığı seçimlerine yaklaştığımız bu günlerde Akıncı’nın 2020 seçimlerinde rakipleri olan Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) genel başkanı Tufan Erhürman ve mevcut Cumhurbaşkanı Ersin Tatar seçimin en güçlü adayları. Türkiye’nin bu seçimde Ersin Tatar lehine müdahale ettiği her gün gazete haberlerine yansıyor.

2020 ve 2025 cumhurbaşkanlığı seçimleri Türkiye’nin müdahale ettiği tek seçim değil. Türkiye’deki hükûmetlerin kendi ajandaları doğrultusunda geçmişten beri Kıbrıs siyasetine müdahale ettiği biliniyor. Fakat bu müdahale bugün yaşananların aksine, geçmişte büyük ölçüde Türkiye’deki iktidarların kendi politikalarını Kıbrıs’ta uygulayacağına inandıkları siyasetçilerin seçimiyle sınırlı kaldı. Tercih edilen adaylar desteklendi, diğerleri ricayla, bazen zorla, ama sessiz biçimde seçimlerden çektirildi, Türkiye’nin “terchlerine” uymaya ikna edildi.

Bu müdahaleler içinde tarihe geçen ilklerden biri, Kıbrıslı Türklerin daha İngiliz koloni idaresi altında yaşadıkları 1958 yılında, Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu seçimlerinde, o dönem başkan olan Faiz Kaymak’ın Rauf Raif Denktaş lehine çektirilmesi ile oldu. Kıbrıs Türk Kurumları Federasyonu; Kıbrıs adasının Yunanistan ile birleşmesini amaçlayan enosis hareketine karşı ortak bir mücadele vermek için 1949 yılında Kıbrıslı Türkler tarafından kurulmuş bir çatı örgütü idi. Türkiye kendisine daha yakın bir isim olan Denktaş’ın başkan olmasını istiyordu.

1963 yılında Kıbrıslı Türkler, 1960’ta kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios’un 13 maddede özetlenen değişiklik talebinde bulunması ve toplumlararası çatışmalar yüzünden Kıbrıs Cumhuriyeti’nden çekildiler. (Resmi Türk tezi Kıbrıslı Türkler’in çekildiğini değil, hükümetten kovulduğunu savunuyor.) Önce Kıbrıs Türk Genel Komitesi’ni (1963-1967) sonra Kıbrıs Geçici Türk Yönetimi’ni kurdular. (1967-1974). 1968 yılındaki cumhurbaşkanlığı muavinliği seçimlerinde aday olan hâkim Mehmet Zekâ Bey, o dönem Türkiye Cumhuriyeti büyükelçisi olan Ercüment Yavuzalp’ın anılarında anlattığı gibi, Türkiye tarafından Dr. Fazıl Küçük lehine seçimlerden çektirildi. 1973 yılında Dr. Fazıl Küçük ve avukat Mithat Berberoğlu Türkiye’nin telkinleri ile adaylıktan çekildiler. Türkiye’nin desteklediği Denktaş, cumhurbaşkanlığı muavinliği seçimlerine tek aday olarak girdi.

Türkiye, Kıbrıs Türk Federe Devleti (1975-1983) döneminde ve 15 Kasım 1983’te KKTC’nin ilanından 2005 yılına kadar, Kıbrıs Türk Toplum lideri seçimlerinde Denktaş’ı destekledi. Özellikle 1981, 1990, 2000 seçimleri, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) öncesi dönemde, Kıbrıs’ın kuzeyinde, Türkiye müdahalesinin en çok konuşulduğu seçimler oldu.

1981 seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, Büyükelçilik, Kolordu Komutanlığı’nın baskısı ile çoğunluğu elinde bulunduran ve koalisyon kurması beklenen muhalefetin hükûmeti kurması engellendi. Meclis çoğunluğunu kaybeden UBP, muhalefetin direnişine rağmen azınlık hükûmeti olarak göreve getirildi. Fakat Türkiye, hükûmetin kuruluşuna müdahale etse de propaganda döneminde seçimlere açıktan taraf olmadı. Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın anılarında anlattığı gibi, bu tavır 1990 seçimlerinde değişti. ANAP iktidarı,........

© Medyascope