menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mümtaz’er Türköne yazdı: Kürtlerin devlet, Türklerin demokrasi sıkıntısı

47 1
17.06.2025

“Sıkıntı” kelimesi ile tam olarak karın ağrısını kastediyorum. Sindirilemediği için bir karın ağrısına yol açan Kürtlerin devlet, Türklerin demokrasi rahatsızlığı.

Sanki biri diğerinin panzehiri gibi. Türklerin demokrasi sorununu çözecek olan Kürtler, Kürtlerin devlet arayışına çare bulacak olanlar ise Türkler.

Sabırla sonuna kadar okuyabilirseniz, aslında Abdullah Öcalan’ın bulduğu çözümü yorumlayacağım.

Şu Türk-Kürt ittifakı denilen şey, iki artı ikinin dört etmesi değil; ortaya bol rakamlı muazzam bir netice çıkıyor. Kürtler, Türk-Kürt ittifakının ön şartı olarak demokrasiyi öne sürüyor; Türk demokrasisinin bitkisel hayattan çıkıp hüküm sürmeye başlaması gerekiyor. Çünkü Çözüm Süreci, Kürtler için hukuku ve özgürlükleri garanti altına alan demokrasi olmadan yürümez. Şu demokrasi denilen nazlı peri ise geldiği yerde sadece Kürtler için saltanat sürmeyecek; Türk devletini boydan boya hükmü altına alarak Türklere de sihirli bir dokunuşta bulunacak.

Kürtlerin devlet sorunu konusunda geniş bir yelpazeye yayılan farklı fikirleri Türklerin demokrasi potansiyeline de sınırlar çiziyor. “Kürtler bağımsız devlet kuracaklar” korkusu ile Süreç’e karşı çıkan Türk tarafındakiler, aynı zamanda OHAL ile yönetilen, hukuk ve demokrasinin yerlerde süründüğü bir dikta düzenini savunmuş oluyorlar.

Kısaca ulusalcı Kürt entelijensiyasının devlet arayışı Süreç’in güzergâhını da belirleyecek; tabii Öcalan’ın Kürt siyasetinde giderek artan önderlik gücünü aşabilirlerse. Çünkü mutasavver Kürt Devleti önünde en büyük engel bugün itibarıyla “Kurucu Önder”den başkası değil. Ama bu meseleyi tartışırken Öcalan’a kafa tutanların anlayamadıkları bir husus var: Öcalan Kürtlerin önüne bağımsız Kürt devletinden öte, çok daha ileri bir hedef koyuyor: “Demokratik konfederalizm.” Üstelik bu hedef için Türk devletini de ikna ediyor.

Nedense Öcalan’a muhalif olan Kürt aydınlar, bu hedeften hiç bahsetmiyorlar.

Anlayamıyorlar mı acaba? Yoksa anlamamak işlerine mi geliyor?

O zaman bize de bu mevzuyu, gün ışığında tartışmak düşüyor. Tartışmaktan ne zarar gelir?

Çiğ yemedik ki midemiz ağrısın.

Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.

Tarafların gazını almak için şu Kürt Devleti meselesini enine boyuna nazara vermemiz lâzım. Süreç’i Kürt devleti ideali veya korkusuna endeksleyenlerin maksadı başka; bu gerekçeyi kullanarak kaçak dövüşüp belden aşağı vuruyorlar. “Devletsiz olmaz” diyen Kürtler de “Türkiye’yi bölecekler” diyen Türkler de aslında aynı havanda aynı suyu dövüyorlar.

Tartışalım. Salim kafa için çekinecek ne var?

Öcalan (21 Nisan’daki İmralı görüşmesinde) Kürt devleti için: “Bir Pirus zaferi olur” hükmünü vermiş.

“Pirus zaferi”, kazananın eline geçenin mağlup olmakla eş durumda olduğu sonucun sembolüdür. Kazanan o kadar büyük kayıplar vermiştir ki, ortada övünülecek bir başarı kırıntısı bile kalmaz. Bu tabir, dev kayıpları dikkate alarak böyle bir savaşı hiç başlatmamak için kullanılır.

Öcalan sadece bunu söylemiyor: “Bir puttur devlet” diyor ve devlet talep edenler için “bütün Kürtleri de bu puta taptıracaklar” suçlamasında bulunuyor.

PKK’nın kendini feshi, Kürt siyaseti içinde Öcalan’a muhalif olanların bol keseden atıp tutmasına ve uçuk yorumlar yapmalarına vesile oldu. Türk Devletinde bu işle meşgul olanların şu durumu kavraması ve anlam yüklemesi çok zor: Silahlı........

© Medyascope