Müge İplikçi yazdı: Mısra’yı Hatırlar mısın – 2
Ve elbette yine Sırrı Süreyya Önder’e…
Bu yazı, özgün hikâyesi Sırrı Süreyya Önder ait olan ve onur duyarak ona ithaf ettiğim ilk öykünün devamıdır. O öyküde Mısra isimli bir kadının, cezaevinde, Seval isimli başka bir kadına anlattığı hikâyelerden bahsediyordum. Bu hikâyelerin hiçbiri kağıda dökülmemişti ve Seval’in zihninde, bütün ağırlıklarıyla gezinip duruyordu. Seval’in tesadüfen bizim emekli öğretmene rastgelmesiyle yeni bir macera aralanmıştı. Öykü Medyascope’ta yayımlandıktan sonra Sırrı Süreyya Önder ile konuştuk. Ona da dediğim gibi bu maceranın devamını getirmeyi istiyordum. Kısmet bugüneymiş, başladık… Devamını, o iyileşince, yazacağım.
Bulunduğumuz kitabevinin kafesinde Seval’in gözlerinde beliren kararlılık, bana da güç veriyordu elbette. Tuhaf bir ikiliydik. Çaylarımızı yudumlarken, Mısra’nın hayatına dair ilk anılarını paylaşmaya başladı.
“Mısra, çocukluğundan beri yazmayı sevenlerdendi” dedi.
Hepimiz öyle değil miydik?
Mısra’nınki başkaymış. “Aşktı o” dedi Seval, “Karşılıksız aşk.”
Neden-di?
“Çünkü”, diye sözlerine devam etti Seval. “Çünkü burası Türkiye ve her şey siyasi… Aşklar bile.”
Mısra bu yüzden yazmaya ara vermiş. Ara vermekle kalmamış, yazıyla yollarını ayırmışlar, iki buruk aşık gibi.
“Sonrasında o kendini siyasete adamış,” dedi Seval, yüzünde gezinen Mısra’nın acısıyla. Acı değil de daha çok burukluk. İstediğini bulamama, kırılıp kalma.
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Anlattığına göre her zaman kalemiyle bir şeyler karalamakla meşguldü. Ama cezaevine girdiğinde, bu tutkusunu kaybetmişti. Biten şeyler nasıl olur bilirsin.”
Belli ki yazıyla birlikte birçok şey de tükenmişti. “Peki, cezaevinde nasıl bir hayatı vardı?” diye sordum, merakla dinleyerek. Biraz da konunun yönünü değiştirmeye çalışarak. Kitabevinin kafe bölümünde gidip gelen azalmış, sohbetler daralmıştı.
“Başlangıçta epey zorlandı,” dedi Seval, sesi hafif titrek bir tonda. “Hapiste olmak, onu derin düşüncelere itti. Ama bir yandan da, orada geçirdiğimiz sisli zamanlar, aramızdaki bağı garip bir biçimde güçlendirdi. Birbirimize destek olmaktan başka çaremiz yoktu ki.”
Seval, gözlerini........
© Medyascope
