menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

İsa Hafalır yazdı: Bilincin mi, maddenin mi zor problemi var?

25 4
08.11.2025

Felsefe tarihinde bazı sorular var ki, cevap arayışının kendisi cevaptan daha öğretici denilebilir. “Bilinç nedir?” sorusu bunlardan birisi. Bilinç (burada bilinci “qualia,” yani iç deneyim manasında kullanıyorum), yüzyıllardır düşüncenin en kaygan zemini: herkesin doğrudan deneyimlediği ama kimsenin tanımlayamadığı bir şey.

Nöronların ateşlendiği, beyin bölgelerinin birbirine sinyal gönderdiği, kimyasal süreçlerin sayısız kombinasyonla işlediği bir sistemin, nasıl olup da “bir şey olmanın nasıl bir şey olduğu” hissini doğurduğunu bilemiyoruz. İşte bu soruya, David Chalmers “bilincin zor problemi” ismini vermiş.

Chalmers, 1995’te yayımladığı ünlü makalesinde bu ayrımı ilk kez sistematik biçimde formüle etmişti. Ona göre zihnin “kolay problemleri”, beynin bilgi işleme süreçleriyle ilgili: algı, hafıza, dikkat; ve bunların bilinç denilen subjektif deneyimle nasıl korelasyonunun bulunduğu. Bu problemler, yeterli teknoloji ve nörolojik bilgiyle çözülebilir nitelikte, en azından teorik olarak. Ancak “zor problem” başka bir şey. Ne kadar karmaşık olursa olsun hiçbir sinirbilimsel açıklama, deneyimin öznel doğasını —yani qualia’yı— açıklayamaz. Kırmızıyı görmenin, acıyı hissetmenin, sevdiğini özlemenin “nasıl bir şey olduğunu” bilimsel olarak tarif etmek mümkün değildir.

Bilim, tanımı gereği, nesnel olana yönelir. Ölçülebilir, gözlemlenebilir olgularla ilgilenir. Oysa bilinç, öznel bir fenomen: sadece yaşayan, hisseden bir varlık tarafından deneyimlenebilir. Bu nedenle Chalmers, bir bakıma, en gelişmiş beyin tarayıcılarının bile bilincin kendisine değil, yalnızca onun “yansımasına” bakabildiğini söyler.

Fakat burada farkına........

© Medyascope