Gökhan Bacık yazdı: Bilek güreşi yoksa masayı mı kıracak?
Gökhan Bacık, “Bilek güreşi yoksa masayı mı kıracak?” başlıklı yazısında Türkiye’deki siyasi gelişmelerin artık aktörlerin niyetlerini aşarak yapısal dinamiklere bağlı hale geldiğini, hem iktidarın hem de muhalefetin istemeden mevcut düzeni yeniden üretebileceğini ifade ediyor.
Siyaset biliminde agent-structure [aktör/fail-yapı] tartışmasının bize aktörlerin niyetleri dışında yapının da kendiliğinden sonuçlar üretebileceğini söyler. Siyasi aktörler (failler) bazen öyle şeyler yaparlar ki yapı, onların eylemlerini niyetlerinden bağımsız biçimde başka sonuçlara evirir.
Şefkatle çocuğunun her dediğini yapan anne, zamanla kötü bir evlat yetiştirir. Burada annenin bütün iyi niyetine rağmen yapının kendi dinamiklerini ‘acımasızca’ işlettiğini görüyoruz.
Türkiye’de bir siyasi bilek güreşi izliyoruz. Ancak bu güreş, aktörlerin niyetlerinin ötesine gidecek ve en başta arzulanmayan şekilde masayı kıracak gibi görünmeye başladı.
Bir noktadan sonra ‘İmamoğlu yolsuzluk yaptı mı?’, ‘Bahçeli ulusal bir uzlaşma istiyor mu?’, ‘Erdoğan’ın amacı yeniden seçilmek mi?’ gibi soruların anlamı yapısal açıdan önemini yitiriyor. İyi niyetle Timur’un karşısına çıkan Bayezid’i, stratejik zekalarına güvenerek dünya savaşına niyetlenen İttihatçı paşaları hatırlayalım. Niyet, bilgi bir yerden sonra yapıların büyük dinamikleri karşısında anlamını yitirir. Tarih aktörleri ezmiştir. Bayezid bir kafeste gezdirilmiştir.
Türkiye bir zaman sonra aktörlerinin baştan arzu etmediği bir kavşakta kendini bulabilir. Niyetleri ne olursa olsun iktidar elitleri, siyasi değişimin uzun süre mümkün olmadığı ve muktedirlerin belki ölene kadar koltukta oturmak zorunda olduğu bir ‘yeni Türkiye’ kurmak zorunda kalabilirler.
Belki böyle bir niyetleri hiç yoktu. Amaçları enflasyonu aşağı indirmek, işsizliği azaltmaktı. Ancak aktörlerin yapıyla kurduğu ilişki onların otonomisini yok edebilir. Bir zaman sonra........
© Medyascope
