menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Resul Emrah Şahan Medyascope’a konuştu: “Partisini kaybetmiş, milletten rıza alamamış, davasını kaybetmiş bir otokrasiyle karşı karşıyayız”

12 1
28.05.2025

“Kent uzlaşısı” soruşturması kapsamında 23 Mart’ta tutuklanan ve yerine kayyum atanan Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Medyascope’un sorularını cezaevinden yanıtladı. Yeni çözüm sürecine dair görüşlerini paylaşan Şahan, “Partisini kaybetmiş, milletten rıza alamamış, davasını kaybetmiş bir otokrasi. Sonu çok net. İktidar, dar bir patikada ve dönüşü de yok” dedi. Şahan, erken seçim tartışmalarını değerlendirdi, Şişlililere mesaj gönderdi.

19 Mart sabahı “kent uzlaşısı” soruşturması kapsamında gözaltına alındınız ve sonrasında tutuklandınız, Şişli Belediyesi’ne de kayyum atandı. Şimdi ise PKK’nın feshedildiği ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kayyumluk sisteminin “istisna” olacağını açıkladığı bir bağlamdayız. Bu durumu nasıl görüyorsunuz?

Büyük bir paradoks gibi gözükse de temelde bu çelişki mevcut siyasal iktidarın pek çok konuya yaklaşımında ve tutumunda görebileceğimiz, beni şaşırtmayan bir durum. Bu çelişkiyi demokratik normları savunan bir siyaset çözebilir. Bizim buradaki pozisyonumuz, terörsüz Türkiye sürecinin demokratik Türkiye’yle taçlandırılması iradesidir. Türkiye İttifakı ile bir kentte yaşayan herkesin kimliğine bakılmaksızın temsilini sağlamak için yürütülen siyasi sürecin bir “terör” faaliyeti sayıldığı düzlemden ancak gerçek demokrasi, hukuk ve siyasetle çıkılır. Çünkü karşımızda sadece kendi iktidar alanını ve zamanını uzatmak isteyen, bunu da elinde kalan tek enstrümanla; bürokrasi, adalet vb. yapılarla, baskıyla, kumpasla, iftirayla ürettiği dosyalarla sağlama arzusunda bir yapı var. Partisini kaybetmiş, milletten rıza alamamış, davasını kaybetmiş bir otokrasi. Sonu çok net. İktidar, dar bir patikada ve dönüşü de yok.

Biz buna karşı ısrarla insanların birbirini tanımasını, bugüne kadar alışkanlık haline getirilmiş zümre siyasetlerinin terk edilmesini, Türkiye’nin huzur, barış ve refah içerisinde olabileceği bir siyaseti esas aldığımızda kazanacağız. Ülkece kazanacağız. Tabii, geçmişten gelen yüklerin geride bırakılması ve günümüz koşullarının gerektirdiği ihtiyaçların anlaşılması çok önemli. Hepimiz biliyoruz ki, geçmişin tartışmaları ve yükleri önce anlamlı bir şekilde ele alınmalı, karşılıklı olarak dinlenmeli. Ancak bu şekilde, daha güçlü bir toplumsal saygı, daha sağlıklı bir devlet-toplum ilişkisi ve tüm kurumlarıyla herkesi kapsayan bir demokrasiyi inşa edebiliriz.

Bugün olup biteni ve iktidarın tutarsız siyasetini ise ancak bir Aziz Nesin hikayesi gibi gelecek nesillere anlatabiliriz. Altında çok derin stratejiler aramaya hiç gerek yok. Kısa erimli taktik siyaseti, koca bir zayıflık ve güçsüzlük gösterisidir. Esas hikaye yarını konuşmakta. Biz 2019’dan bu yana İstanbul İttifakı ve 2024’te Türkiye İttifakı ile zaten buradaydık. Onlar olduğumuz yere gelme zorunluluğunu kaldıramıyorlar. Millet bu olanı biteni tabii ki çok net, açıkça görüyor.

Hem Ekrem İmamoğlu ve sizlerin tutsaklığının bitmesi için hem de erken seçim için imza kampanyası devam ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu süreçteki yol haritasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

15,5 milyon imzayla, yerelde Türkiye’nin birinci partisi olmuş CHP’nin cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu bugün, iddianamesi hazır olmayan, turpu bulunamayan, her dalgada biraz daha içi boşalan, milleti bir türlü ikna edemeyen bir kumpasla Silivri’de tutuluyor. Bunu sadece Türkiye Cumhuriyeti tarihi değil emin olun dünya siyasi tarihi yazacak. Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in ilk günden bu yana ortaya koyduğu cesur, samimi ve kararlı tutum büyük önem taşıyor. Anadolu’da ve İstanbul’da sürdürülen eylemler, hem sürekliliği hem de bölgelere göre değişen çeşitli toplumsal sorunlara dair çözüm arayışlarıyla dikkat çekiyor. Son olarak asgari ücretin yılda bir kez belirlenmesini eleştirerek “Açlık sınırının altında bir ücretle milyonlarca insanı kaderine terk edemezsiniz” çıkışı, Türkiye’de uzun zamandır görülmeyen bir muhalefet çizgisine işaret ediyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak sokağa yaslanan, milletten güç alan ve doğrudan halkın taleplerine seslenen bir siyaset hattı kuruyoruz. Bu beni gerçekten çok heyecanlandırıyor.

Bu hattı büyütmemiz, “yeni”yi ve “umut”u örgütleme sorumluluğumuz var. Çünkü bu ülke, tüm kurumlarıyla çökmüş gibi görünse de hızla ayağa kalkabilecek güce, potansiyele ve ferasete sahiptir. Yeter ki bunu dert edinen sahici bir siyaset hikâyesi kurabilelim.

Tam burada CHP bugün içinde bulunduğu, yürüttüğü kampanyalar, eylemler ve yol haritasıyla çok iyi bir zemin oluşturmuştur. Hepimiz için, yarınlar için en doğru, en temel zemin “demokrasi”. Sol demokrat, sağ demokrat, Kürt demokrat, muhafazakâr demokratın buluştuğu bir demokrasi talebinde “siyaset” kurulabilir. Cumhuriyetin ikinci yüzyılında inanın bu ülkenin........

© Medyascope