Aslı Tunç yazdı: Peri masalları gerçek olur mu: Hans Christian Andersen’ın izinde Kopenhag
Kopenhag, Hans Christian Andersen’in masallarıyla hayat buluyor. Kentin edebiyat ve kültürle örülmüş izlerini keşfedin.
Yazarlarıyla birlikte anılan kentleri kafamda çevirip duruyorum bir süredir. Anlatıların başkahramanı olan şehirler, yaşayan, soluk alıp veren ve elbette yaratıcıların kişisel hikayelerinin, aşklarının, kalp kırıklıklarının, mücadelelerinin mekânı olmuş kentler. Hemen akla James Joyce’un Dublin’i geliyor tabii. Dublinliler ve Ulysses’de kentin sokakları, pubları, kiliseleri olmasa yoğun bir metinle nasıl boğuşuruz ki? Prag Kafka’sız olur mu mesela? Ya da St. Petersburg Dostoyevski’siz? Bu soruları tersten sormak da mümkün. Kim kime aittir? Yazar mı kente? Kent mi yazara? “Bir kentte hayran kaldığın şey onun yedi ya da yetmiş yedi harikası değil, senin ona sorduğun bir soruya verdiği yanıttır” der Italo Calvino, Görünmez Kentler’de. Hadi listeyi biraz daha uzatalım ve kentlerle yazarları eşleştirme oyununu sürdürelim.
Charles Dickens ve Londra ayrı düşünebilir mi örneğin? Dickens romanlarında sisli sokakları, dar geçitleri, pasajlarıyla Viktorya zamanı Londra’sı gözümüzün önünde capcanlıdır. Fernando Pessoa’nın şiirsel melankolikliği Lizbon’un ıssızlığında ve titrek sokak lambalarında vücut bulur. Hemingway’ın Havana’sı, Paul Auster’ın New York’u, Necip Mahfuz’un Kahire’si, Yaşar Kemal’in Adana’sı, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın İstanbul’u, Haruki........
© Medyascope
