menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Egemen; olağanüstü hale karar verendir – Deniz Acaray Yazdı

7 0
23.04.2025

Her 23 Nisan’da olduğu gibi bugün de en güzel milli bayramlarımızdan biri olan Milli Egemenlik Bayramımızı kutluyoruz. Bu bayram aynı zamanda bizim ilk milli bayramımızdır. 23 Nisan 1924’te “milli bayram” ilan edilmesiyle birlikte 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasından dolayı 1 Kasım “Milli Hakimiyet Bayramı” olarak kabul edilmiş, fakat ilerleyen yıllarda 1 Kasım yerine 23 Nisan bayramı “milli hakimiyet bayramı” olarak kutlanmış, 1935’te de bu durum kanunlaşmıştır. 23 Nisan’ın bir çocuk bayramı olarak kutlanması ise eş zamanlı olarak gelişen bir süreçtir. 1923 yılından itibaren çocuklarla ilgili haberlerin olduğu dikkat çekmekle birlikte, 23 Nisan 1924 günlü Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nde “Bu gün Yavruların Rozet Bayramıdır’ ibaresi eş zamanlı kutlamaların yapıldığını gösteren en eski belgelerdendir. 1927’de ise Himaye-i Etfal Cemiyeti (Çocuk Esirgeme Kurumu), 23 Nisan 1927’de bu günü “Çocuk Bayramı” ilan etmiş, “milli hakimiyet bayramı” ile “çocuk bayramı” Mustafa Kemal Paşa’nın himayelerinde eş zamanlı olarak kutlanmaya başlanmıştır. “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak kabul edilmesi ise Milli Güvenlik Konseyi döneminde 1981 yılında yapılan bir kanun değişikliğiyle gerçekleşmiştir.

Bugünkü yazımın konusu; 23 Nisan’ın bir çocuk bayramı olarak kutlanması odağında bazı hususların dikkatlerden kaçtığı ile ilgilidir. 23 Nisan 1920 tarihi hem “ulusal egemenlik bayramı” olarak kutlanırken hem de Büyük Millet Meclisinin açılışı olarak anılarak bugün sanki sadece Meclis açılmış, devlet kurulmamış gibi bir anlam ortaya çıkartılmaktadır. Son zamanlarda yeni anayasa tartışmaları gölgesinde gelişen barış süreci veya çözüm süreci veya “Terörsüz Türkiye” gibi adlarla ifade edilen girişimlere karşı çıkılırken, 1921 Anayasasına dönüş taleplerinin konuşulduğunu, 1921 Anayasası’na dönüşün yanlış olduğunu savunan bazı kesimlerin de bu itirazlarını “1921 Anayasası döneminde devlet yoktu ki, devletsiz döneme geri dönülemez” diye temellendirdikleri görülmektedir. (Konuyu itirazın kendisi değil, temellendirilmesi bakımından ele alıyorum) Ancak bu itiraza yapılan temellendirme, Genel kamu Hukuku (Devlet Bilimi) bakımından oldukça yanlış bir temellendirmedir. Neden?

Devlet; egemenliğin kurumsallaşmasıdır. (Siyasi iktidarın kurumsallaşması olarak da ifade edilir.) Egemenliğin ortaya çıkışı ise olağan bir dönem değildir. Bir doğum kadar doğal ve kaçınılmaz........

© Medya Siyaset