Gözdeler ve kelepçeliler
“Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun! Gazeteci var ayağında kelepçe evinden canlı yayın yapar; gazeteci var VIP uçakta eline soracağı sorular tutuşturulur…”
Bu paylaşımı 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü vesilesiyle sosyal medyada yaptım.
Ayağında kelepçe evinden canlı yayın yapan Özlem Gürses.
Gürses, sosyal medya kanalında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) hakkında kullandığı sözler dolayısıyla “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçundan hakkında resen başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Bunun sonucu ev hapsindeki Gürses Sözcü TV’de hafta içi sürdürdüğü canlı programını evinden yapıyor. Yargının kararını tartışacak değilim. Ancak demokrasi standardımızı göstermesi açısından görüntü hiç iç açıcı değil. Kelepçeli gazeteci tek Gürses değil, daha niceleri var. Türkiye’de gazeteciler yazdıklarından veya söyledikleri nedeniyle cezaevinde tutuluyor. Gazeteciler özgürlüğünü yitirirken, toplumumuzun haber hakkı ve demokrasimiz yara alıyor. İnsan haklarına saygılı, demokratik ülke algısı zedeleniyor.
Kelepçeli gazeteciler beni yıllar öncesine götürdü. Yurt dışında kamu adına görev yaptığımız yıllara. O yıllarda da Türkiye’deki insan hakları ve demokrasinin standardının yükseltilmesi ülkemizin gündemindeydi ve bu amaçla bazı çalışmalar yapılıyordu. Bu çalışmalar ülke içinde olduğu gibi, ülke dışında, özellikle Batı’da ilgiyle ve merakla izleniyordu. Ülkemizde atılan bu adımlar hakkında kamu görevlileri olarak biz de muhataplarımızı bilgilendirir, ülkemizin insan haklarına ve demokrasiyi güçlendirme yolunda attığı adımları övünerek anlatırdık. Bizler övüne duralım Ankara kaynaklı haberler basında yer alırdı. İnsan hakları ve demokrasiyi güçlendirme yolunda atılan adımlara ters düşen kararlara yer verilirdi haberlerde. “Türkiye’deki gelişmeleri izleyen yabancıların akılları karışıyor, şaşırıyor olmalılar” diye aramızda konuşurduk.
O tarihlerde görüştüğüm bir Avrupalı parlamenter, “Kamuoyu bir takım sembollere bakarak karar verir. Ülkenizdeki kimi yargı kararları kamuoyunun dikkatini çekiyor, demokrasiyi, insan haklarını güçlendirme çabalarınız göz ardı ediliyor” demişti. Bu sözleri hiç unutamam.
Bugün de durum farklı değil. Kimi kamu görevlilerine yönelik “İnsan Hakları Eğitimi” programları vardı bu yüzyılın başlarında, devam ediyor mu bilmiyorum. Siyasi ağırlıklı veya güvenlik odaklı kimi yargı kararları dış dünyanın da dikkatini çekiyor. Gürses’in ayağı kelepçeli evinden yaptığı canlı yayınların Ankara’daki yabancı misyonların ve basın mensuplarının hayretle izlediğine eminim. Yabancı misyonların ve gazetecilerin hayretle izledikleri başka gelişmeler de yok değil ülkemizde.
Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yurt dışı seyahatlerinden dönerken uçakta düzenlediği basın toplantılarının fotoğrafları, aynı zamanda siyasi iktidarın barometresi. Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici, “Erdoğan’ın gözde gazetecileri ve gözden düşenleri o fotoğraflarla topluma ilan ediliyor. Bu gezilere sadece iktidar yanlısı gazeteciler çağrılıyor, muhalif medya yok sayılıyor” diyor.
Bildirici bir........
© Medya Günlüğü
