Kendini koruma sanatı
İnsanlar, çoğu zaman kendilerini korumak için mesafe koymak zorunda kalır.
Ruhlar da benzer bir süreçten geçer; sanki beynimizin bir köşesinde “yoğun bakım servisi” diye bir yer vardır ve burada, başkalarının bize yaptığı olumsuz davranışlar, ihlaller, kötülükler, davranışlarımızı yeniden biçimlendirmemize ve mesafe koymamıza yol açar. Bazı ruhlar kısa süre içinde toparlanıp yeryüzüne dönebilir; bazıları ise uzun yıllar süren bir inzivaya ihtiyaç duyar. Ancak bu süreç bir ceza değil, karmik gelişim için bir fırsattır. Ruhlar için cehennem yoktur; sadece hatalarını telafi etme ve yeniden bütünleşme imkânı vardır.
Mesafe, sadece fiziksel bir sınır değildir. İnsanlarla aramızda çizilen görünmez çizgiler, ruhumuzu korur, enerjimizi dengeler ve gereksiz zararları engeller. Bazen bu mesafe, anlaşılmayı bekleyen bir sessizlik, bazen de düşünerek geri çekilmenin erdemidir. Hayat, mesafeyi doğru kurgulayanları korur; yanlış mesafede duranları ise yorar.
İnsan ilişkilerinde de durum farklı değildir. Duygusal mesafeler, sosyal sınıf farkları ve yanlış anlamalardan doğar. Aynı evin içinde yaşasak bile, geçmişin yükleri ve kader bazen jenerasyonlar arasında görünmez bir mesafe yaratır. Kalbin engelleri, fiziksel yakınlığı anlamsız kılar. Mesafe koymak, kırıldığımızda kendimizi korumak için bir gerekliliktir. Hisleri samimi olan kişiler yanımıza gelir; gelmeyenler ise bize doğru mesafeyi göstermiş olur. Mesafeler, sevmeye engel değil, anlamaya engel olan durumları önler. En büyük uzaklık, birbirini anlamayan iki kafa arasındaki mesafedir.
Mesafe koymak, bazen kişinin doğasına aykırı, sınırları zorlayıcı tavırlara karşı aldığı doğal bir tavırdır. Eski samimiyet ve sıcaklık kaybolur; ortam soğur, cümleler kısalır, süreler uzar. Birey bunu kontrol ediyor gibi görünse de, çoğu zaman sebep sonuç ilişkisiyle ortaya çıkar. İçten gelen........
© Medya Günlüğü
