Türk doktorun gözüyle Putin…
Çarşamba günü iktidardaki 25. yılını dolduran Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in sağlığıyla ilgili zaman zaman iddialar gündeme geliyor. Rus muhalif kaynakları daha önce kansere yakalandığını ve Parkinson hastası olduğunu iddia ettikleri Putin’in geçen yıl Ekim ayında kalp krizi geçirdiğini de ileri sürmüştü. Son olarak Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, Türk medyasına da yansıyan açıklamasında Putin’in sağlığının kötü oldıuğunu ve yakında hayatını kaybedeceği iddiasını ortaya attı. Aşağıdaki yazı Medya Günlüğü’nde ilk olarak 5 Mart 2023 tarihinde yayınlanmıştı.
***
İstesem de uzak duramıyorum ama politikaya pek de meraklı değilim, hele politikacılara. Ancak Putin Parkinson hastalığına tutulmuş denince mesleki merakım coştu.
Kanıt diye gösterilen videoyu izledim ve yok canım Parkinson falan değil bu adam, dedim. Sonra biraz kafam karıştı. Başka videosunu da izledim. Bir türlü karar veremeyince Putin’in son 12 yılına ait pek çok videosunu izleyerek günlerimi harcadım. “Niye” diye sormayın, bilmiyorum. Bu merakımın seyrini birlikte izleyelim, belki birlikte tanı koyarız, hem Putin’e hem de benim merakıma.
Parkinson hastalığı, hareket sisteminin ilerleyici şekilde bozulmasıdır. Asıl belirgin bulgusu yavaşlamadır. Çok yaşlı insanları gözünüzün önüne getirin. Yavaş ve küçük adımlarla öne eğik biçimde yürür, kısık sesle konuşurlar ya, ilerlemiş bir Parkinsonlu da tıpatıp öyledir. Baş öne düşmüş, omuzlar gövdeye doğru kapanmış, kollar göğsün önüne gelmiş, dizler bükülmüş, minik adımları dengesizleşmiştir. Yeterince yaşayabilirsek hepimizin alacağı görüntü çok daha önceden başlamıştır. Ancak söz ettiğim nihai tablo aniden gelişmez. Orta veya ileri yaşlarda silik belirtilerle başlayan Parkinson yıllar süresince ilerleyerek bu hale getirir insanı. Eğer tedavi edilmemişse elbette.
Tedavi konusunu ayrıca konuşacağız ama önce başlangıçtaki silik belirtilere bakalım. Çoğunlukla sağ taraf olmak üzere bedenin bir yanında hareketler bozulur. İlk etkilenen eldir. El, iş yapmazken yani istirahat halindeyken sanki bir şey tutuyormuş gibi bilekten içe bükük durur, baş ve orta parmaklar birbirine yanaşır ve hızlı hızlı birbirine doğru hareket eder. Sanki para sayar gibi. Bu tipik görüntü ardından geleceklerin öncüsüdür. Sonra bu minik hareketler bütün bileği sallayacak kadar şiddetlenir. Sonra başka bazı belirtiler eklenir.
Etkilenen beden yarısı diğer yarısından daha yavaş hareket eder. Eklemlerin sertliği değişir, kol ve bacağın duruş şekli değişir. Sonuçta asimetrik bir beden oluşur ki bu da en çok yürüyüşte ortaya çıkar. Normal bir yürüyüşte her iki kol aynı genlikte sallanır. Parkinson’da ise yürürken belirgin bir kol sallama asimetrisi vardır. Tıpkı Putin’de olduğu gibi. Zamanla karşı taraf da hastalıktan etkilenir ve yürürken her iki kol da pek sallanmaz. Bu aşamadan sonra yürüme de zorlaşır.
Putin yürürken sol kolunu savura savura yürüyor ama sağ kolunu neredeyse gövdesine yapışık taşıyor. Ayrıca sağ ayağının hızı da sol ayağının gerisinde kalıyor. O nedenle Parkinson olduğu dedikoduları çıkmış zaten. Sırf dedikodu olsa neyse. 2015 yılında BMJ (British Medical Journal) dergisinde bir yazı çıkmış. Bir grup nörolog Putin’in Parkinson olup olmadığını, sağ kol görüntüsünden hareketle tartışmış ve olmadığına karar vermişler. Ajanlık eğitimindeki sağ elin silaha kolay erişimiyle ilgili bir yorum yapmışlar. Hiç ikna olmadım bu yoruma ama Parkinson olduğuna da ikna olmamıştım. İşte o nedenle pek çok videosunu izledim.
Putin videolarını hareket perspektifinden izlerseniz göreceğiniz ilk şey bu söylediklerim değil de ayaklarının hiç yerinde durmadığı olacaktır. Adam içine kurt kaçmış gibi kıpır kıpır ki bu Parkinson’un tamamen tersine bir durum. Biraz daha dikkat ederseniz ayakları gibi ellerinin de omuzlarının da hatta dudaklarının da pek yerinde duramadığını kıpır kıpır oynaştığını fark ediyorsunuz. Adam kaynayan kazanın fokurdaması gibi, kıpırtısız duramıyor. Dalga geçiyorum sanmayın. Ben de öyleyimdir. Her yeri ayrı oynayan adamı izledikçe kendi gençliğimi görür gibi oldum. Uzun toplantılar boyunca kıpırtısız oturan meslektaşlarıma gıptayla baktığım günleri. Çünkü ben de hiperaktifim, Putin de öyle. Ancak dudak kıpırtıları ayrı mesele.
Hiperaktif, abartılı oranda hareketli demek. Yerinde duramayan, ayaklarını bağlasan kollarıyla koşan yaramaz çocuklar gibi. Ancak ben yaşlandıkça biraz da olsa duruldum, Putin de genç sayılmaz. İleri yaşa uzayan oynaklık, hiperaktif karakterle kolayca açıklanamaz. Parkinson’un yavaşlatmasının tersine hızlandıran başka bazı durum ve hastalıklarla açıklanabilir ama.
Kol ve bacaklarda amaçsızca aşırı hareketlilik varsa ilk akla gelen Kore hastalığıdır. Putin bence Kore hastası değil, o yüzden bu olasılığı tartışmayacağım. İkinci büyük olasılık ise ilaç/kimyasal madde yan etkisidir. Beyni etkileyen bazı ilaçlar,........
© Medya Günlüğü
