menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Başöğretmen gibi olmak

8 1
11.05.2025

Başöğretmen lafının yerini çoktan müdür aldı. “Başöğretmen gibi olmak” söyleminde başöğretmenin anlamı müdür gibi yöneticiliğe vurgu değil. Siz ona bir şey sormamışken ukalaca öğretmeye, sizi eğitmeye kalkanlara kinaye. “Başöğretmen gibi…” lafı eğitimin zorba yönünün dile getirilişi aslında.

“Herkesin bir kusuru vardır” derler ya, benim bir değil birçok kusurum var ama en önemlisi bu. Evet, itiraf ediyorum, bende de başöğretmen kumaşı var. Çünkü sorulmasını beklemeden, şimdi zamanı mı zemini mi demeden hemen başlıyorum anlatmaya. Bu konuda özürüm yani bahanelerim de hazır:

Daha ilkokul sıralarında başladım ben öğretmenliğe. İlkokul öğretmenim emekliliği gelmiş yaşlı bir hanımdı. O yüzden üşenir miydi bilmem, konuyu bir kez anlattıktan sonra beni tahtaya çağırır, “Şimdi bir de sen anlat arkadaşlarına benim anlattığımdan ne anladığını” derdi. Üstelik boyum kısa diye beni kendi masasının üstüne bile çıkarırdı. Konuyu bana anlattırmasını da, “Çocuklar çocukların ağzından daha iyi anlıyorlar” diye gerekçelendirirdi. Sonra işi büyüttü. Filan öğretmen seni çağırıyor, bu konuyu onun sınıfında da anlat, diye başka sınıflara da göndermeye başladı. Zaten bebekliğimden beri öne çıkmaya, alkış almaya bayılırdım. Benimsedim ben de bu rolü. Anlat dendi mi ikiletmez olmuştum. Bunu duyan velilerden bazıları anneme gelip bizim oğlan falan konuyu anlamamış sizin kız güzel anlatıyormuş, bizimkini de bir çalıştırsa diye rica ederdi. O zamanlardan beri anlatıyorum işte, kendi anladığım kadarını…

Özrümü savunmak için sığındığım “anlatmaya çok alışkınım” bahanesinden sonraki bahanemeyse daha çok güveniyorum: “Ukalaysam da sıkıcı anlatmıyorum.” En azından ben öyle sanıyorum. Sağ olsunlar dostlarım da gaz veriyor, sürdürüyorum başöğretmenlik havasını.

Biliyorum ama yanlış yaptığımı. Doğrum şu ki; bilgi dediğin paylaşılmalı. Ben de devamlı yeni şeyler öğrenmeyi sürdürüyor ve bildiğim her şeyi de paylaşıyorum. Yanlışım şu ki; bilgiyi öğrenmek isteyen öğrenir. Öğrenmek isteyen de sorar. Sormayana anlatmak, lüzumsuzdan da öte bir gayretkeşliktir. İşte o lüzumsuzluk benim alametifarikam ne yazık ki…

Dediğim gibi ben kendimi........

© Medya Günlüğü