Güneş doğduğunda koşuyor olmak
2024 itibarıyla nüfusunun yalnızca yüzde 38’i çevrimiçi olan Afrika kıtası, dünya genelindeki en düşük internet kullanım oranına sahip bölge. Özellikle kırsal bölgelerde elektrik erişiminde yaşanan zorluklar, kıtanın dijital deneyiminin temelini oluşturan sosyoekonomik farklılıkları daha da derinleştiriyor. Ancak bu kısıtlamalara rağmen, Afrikalı kullanıcılar inanılmaz bir yaratıcılık ve uyum becerisi sergiliyor; mevcut teknolojileri yeniden anlamlandırmak suretiyle gündelik yaşamlarıyla bütünleştirerek kullanıyorlar.
Bu yaratıcılık, sahadaki pratik çözümlerde kendini gösteriyor. Telefon şirketlerinin kendi jeneratörlerini uzak köylere taşıması bir yana, telefon şarjı için bisikletle elektrik üretimi veya araç aküleriyle şarj hizmeti sunan gezici istasyonların kullanımı gibi özgün çözümler hayata geçiriliyor. Bizlerin de bir zamanlar aşina olduğu “çaldırıp kapatma”, ortak telefon kullanımı ve şehirlerden kırsal bölgelere aile desteği kapsamında kontör gönderimi gibi uygulamalar halen oldukça yaygın. Bazı bölgelerde temiz suya erişimden daha fazla önem verilen mobil erişim, sadece bireysel bir mülkiyet meselesi değil aynı zamanda topluluk tabanlı bir etkileşim alanı olarak öne çıkıyor. Bu durum, bölgede çalışacak deneyim profesyonellerinin sadece mevcut kısıtlı altyapıyı değil, kullanıcıların bu kısıtlamaları aşmak için geliştirdiği yaratıcı stratejileri de derinlemesine anlamasını zorunlu kılıyor.
Birçok Afrikalı kullanıcı için ilk ve tek internet erişimi genellikle düşük segment bir Android telefon üzerinden gerçekleşiyor. Telefon kıymetli bir araç. Öyle ki kendi........
© MediaCat
