Cenazesi yıkanırken!
İslâm âlimlerini ve evliyâyı sevmek ve teveccühlerine mazhar olmak kurtuluş vesilesidir.
İstanbul’da Cuma vaazlarıma gelen ve benimle tanışmak isteyen Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı'nın yabancı dil bakımından beni yeterli görmesiyle Paris’te dil okumaya gönderdi. Paris’te cumartesi günleri konferanslara devam ediyordum. Bir cumartesi konferansa giderken pantolonumun bir paçasının dikişi sökülmüş ve en alt kısım hafif yağmurun ıslattığı geniş caddede sürünüyordu. Necip Fazıl’ın okuduğu Sorbon Üniversitesi yakınındaydım. Kendi kendime “Yâ Rabbi! Ben Müslümanım. Beraber olacağım topluluk ise Hristiyan. Benim bu perişan halimi görüp de, benim yüzüme islâmiyete kusur bulmalarına izin verme! diye duâ ettim. O an Necip Fazıl’ın iltifatına mazhar olduğu Seyyid Abdülhakîm Arvâsî hazretleri hatırıma geldi. Bir de baktım, yerde hafif paslı bir toplu iğne. Aldım ve paçamı iğneyle tutturdum.”Yâ Rabbi! Senin hikmetine süâl olunmaz. Paris caddesinde bir toplu iğne bulup, beni bir Müslüman olarak Hristiyanlara karşı mahcup etmedin” dedim ve şükrettim.
Hemşehrim meşhur şâir Necip Fazıl Kısakürek’i bizzat tanıma şansına sahip oldum. Necip Fazıl Kısakürek, büyük İslâm âlimi ve bütün........
© Maraş Gündem
