menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Dr. Eyüp Akdoğan: Hakkâri ve Ramazan

14 13
02.04.2025

Ramazan ayı; oruç, sahur, iftar, Kur’an tilaveti, teravih ve bayram sevinciyle nihayete eren maneviyatın yoğun olarak yaşandığı kutlu bir ay olarak hafızalara kazınmıştır.

Türkiye’nin her bölgesinde hatta her şehrinde, Ramazan’ın manevi atmosferini farklı ve özgün bir şekilde toplumda karşılık bulduğuna şahit olmaktayız.

Bu yazıda Türkiye’nin güzide bir şehri olan, bulunduğu coğrafi konum itibariyle doğa güzellikleri ve dağlarıyla zihinlerde yer edinen, düğünleri ile nam salan Hakkâri’de Ramazan’ın tarihi seyri ve toplumdaki etkileri; bireylerin hatıralarından izler sürülerek anlatılacaktır. Ayrıca bundan yaklaşık olarak yirmi beş yıl önceki Ramazanlar, Hakkâri’li bir akademisyenin perspektifinden Ramazanların nasıl yaşandığı ve toplumda nasıl karşılık bulduğuna dair anıları aktarılmaya çalışılacaktır.

2000’li yıllarda Hakkâri’de Ramazan ayının gelmesine haftalar kala Ramazan hazırlığının sevinç ve heyecanı toplumun kadın, erkek, çocuk, yaşlı her kesimini sarardı. Hemen her evde herkes, Ramazan hazırlığının kendi üzerine düşen gerekliliklerini yerine getirmek için büyük bir huşu içerisinde çaba gösterirdi.

Ramazan’ın gelmesine günler kala, evler baştanbaşa temizlenip yıkanır, bir iki gün kala ise neredeyse her evde iftar ve sahurlarda tüketilmek için bir ay boyunca bütün ev halkına yetecek kadar ekmek ve çörek (kâde) tandırda da pişirilirdi. Evin reisi konumunda olan erkekler Ramazan için lazım olan gıda ve diğer ihtiyaçları karşılamak için günler öncesinde genellikle İran veya Irak’a (o zaman için ekonomik olduğu için) bizzat giderek Ramazan alışverişlerini yaparlardı. Oralara gitme durumu olmayan aileler ise Ramazan alışverişlerini ilçede yaparlardı. Bu alışverişlerde Ramazan için gerekli olabilecek her şey alınırdı. Ancak tahin ve pekmeze ayrı bir ehemmiyet verilirdi. Ramazan geldiğinde neredeyse her evde sahur için mutlaka tahin ve pekmez bulunurdu. Öyle ki sahur denilince akla tahin pekmez gelir, hiçbir sahur tahin ve pekmez olmadan geçirilmezdi.

Hazırlıklar tamamlandıktan sonra maneviyatıyla ve bütün coşkusuyla mübarek Ramazan ayı gelirdi. İlk günden itibaren genç, yaşlı, çocuk, kadın herkes teravih namazına büyük bir heyecan ile iştirak eder ve camiler dolup taşardı. Çeşitli ilahi ve salavatlar eşliğinde kılınan Teravih namazından sonra........

© Maarifin Sesi