Okullarımızdaki Zorbalık ve Sistemik Çürüme Gerçeği
Okul koridorlarında sessizce yükselen çığlıkları duyuyor musunuz?
Akran zorbalığı, küfür, dışlama ve şiddet sadece birkaç öğrencinin sorunu değil; derinlere kök salmış, sistemin kendisinden kaynaklanan hastalık. Eğitim sistemimiz ise bu sorunları yüzeysel “parçalı müdahaleler”le geçiştirmeye devam ediyor. “Akran arabuluculuğu” ya da “farkındalık atölyesi” gibi geçici çözümler, gerçek problemleri gizlemekten başka işe yaramıyor. Bu, sadece zaman ve kaynak israfı değil; aynı zamanda toplumun geleceğini karartan ihmal.
Peki, neden bu kadar ısrarla yüzeysel çözümlerle yetiniyoruz? Neden köklü, disiplinler arası ve kapsayıcı yaklaşımlara geçmiyoruz?
Zorbalık: Bireysel Değil, Sistematik Hastalık
Zorbalık, birkaç öğrencinin kötü davranışı değil; okul ikliminin, öğretmen-öğrenci ilişkilerinin, sosyal normların ve kültürel yapının yansımasıdır. Bu sorun, okulun tüm yapısını etkileyen çok katmanlı hastalıktır. Ancak eğitim politikaları, bu hastalığı sadece semptomlarıyla mücadele ederek iyileştirmeye çalışıyor. Bu yaklaşım, hastalığın köküne inmeden, sadece yüzeydeki yaraları sarmaya benziyor. Gerçek çözüm, okul kültürünü, değerlerini ve sosyal yapısını dönüştürmekten geçiyor. Empati, adalet ve özdenetim gibi değerlerin içselleştirilmediği ortamda zorbalıkla mücadele etmek beyhude çaba.
Sosyal-Duygusal Öğrenme ve Karakter Eğitimi: İhmal Edilen Güç
Duygularını tanıyamayan, empati kuramayan, sorumluluk almaktan kaçınan gençler yetiştiriyoruz. Bu durum, sadece okulda değil, toplumda da şiddetin, ayrımcılığın ve dışlamanın artmasına yol açıyor. Sosyal-duygusal öğrenme........
© Küresel İfşa
