Dijital Kamu Altyapısı İle Biyometrik Kölelik
Hükümetler ve küresel şirketlerin cazip söylemlerle sunduğu Dijital Kamu Altyapısı (DKA), “verimlilik”, “kolaylık”, “kapsayıcılık” ve “güvenlik” maskesi ardında insanlığı eşsiz bir gözetim ve kontrol ağına hapsedebilecek yeni nesil sistemlerin temelini oluşturuyor.
Çip implantlarından biyometrik verilere, dijital kimliklerden davranışsal kontrole uzanan teknolojilerle bireyleri adım adım dijital köleliğe ve fiziksel sınırlamalara doğru sürükleyen bu tehlikeli gidişat, küresel elitlerin “Dördüncü Sanayi Devrimi” söylemiyle meşrulaştırdığı gizli planların somut örnekleriyle bu makalede derinlemesine incelenerek DKA’nın olası yıkıcı etkileri ve gerçek yüzü açığa çıkarılıyor.
Çip İmplantları ve Bedenin Dijitalleştirilmesi
İsveç’te başlayan ve dünyaya yayılan mikroçip implantasyonu, “kolaylık” söylemiyle insanlığı dijital köleliğe doğru iterken, Davos‘taki elitler “dijitalleşmeyi” özgürlük olarak savunuyor; oysa deri altına yerleştirilen ve başlangıçta pratik çözümler sunan çipler, yakın gelecekte zorunlu kontrol mekanizmalarının ilk adımı olacak.
Dünya Ekonomik Forumu’nun öngördüğü gibi insan ve makine arasındaki sınırların belirsizleşmesi, sadece fiziksel hareketlerin değil, düşünce ve duyguların izlenebilir, hatta yönlendirilebilir hale gelmesi anlamına geliyor. Bu bağlamda Çin’de geliştirilen beyin-bilgisayar arayüzleri teknolojinin tüm insanlığın zihinsel aktivitelerini kontrol altına alma potansiyelini gösteriyor.
Dijital Konfinman: Görünmez Duvarların Ardında Yaşam
Dijital kimlikler ve konum takibi, COVID-19 karantinalarıyla provası yapılan ve Çin’in Sosyal Kredi Sistemi örneğinde olduğu gibi gelecekte seyahat özgürlüğünü “uygunluk puanına” bağlayabilecek güçlü kontrol araçlarıdır.
Avustralya’daki “Home........
© Küresel İfşa
