Marmara’nın Saklı Mücevheri: Kocaeli
1965 yılında ailece Kocaeli’ye geldiğimizde, bu şehri yalnızca bir yaşam durağı sanmıştık. Sanayi bacalarının gölgesinde geçen bir hayatı hayal ederken, zamanla gördük ki Kocaeli yalnızca iş ve geçim derdiyle anılacak bir şehir değil; içinde doğayı, tarihi, kültürü ve sıcak insan ilişkilerini taşıyan bir yaşam alanıydı. Biz buraya yerleştikten sonra akrabalarımız da yavaş yavaş bu topraklara adım attılar. Belirli aralıklarla onlar da geldiler, yerleştiler ve nihayetinde tüm ailece bu kentin kıymetini yürekten hissettik. Çünkü bazı şehirler vardır ki, adını duyduğunuzda aklınıza yalnızca dumanlı bacalar, telaşlı sokaklar gelir… Ama yakından baktığınızda, kalbinde saklı bambaşka bir öykü barındırır. İşte Kocaeli, tam da böylesine derin bir hikâyenin adıdır.
Sanayiyle anılsa da Kocaeli, aynı zamanda Anadolu’nun en güzel doğa manzaralarını ve tarihî miraslarını barındıran bir kenttir. İstanbul’a komşuluğuyla tanınır belki, ama Kocaeli kendi kimliğini, kendi ruhunu çoktan oluşturmuştur. Bu şehirde Körfez’in mavi sularını yırtarak ilerleyen gemilerin düdüğüyle martıların çığlığı birbirine karışır. Sabahın erken saatlerinde sahil boyunca yürürken bu sesler, insana hem hareketin hem huzurun bir arada yaşanabileceğini fısıldar. İzmit Saat Kulesi’nin gölgesinde dolaşırken, geçmişin ayak izlerini hissedersiniz. Osmanlı’dan........
© Kocaeli Koz
