menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bir annenin sanatla direnişi: Kathe Kollwitz

15 1
22.09.2025

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Her sanat eserinde sanatçının acıları, sevinçleri, özlemleri ve yaşadıklarının izleri vardır. Bu izler, sanatın toplumla kurduğu ilişkinin ete kemiğe bürünmesidir.

Gözaltında kaybolan yakınlarına dair gerçeği arayan ve suçluların cezalandırılmasını isteyen Cumartesi Anneleri’nden Emine Ocak’ın 89 yaşında aramızdan ayrıldığı gün karşılaştım “Anne Oğul” heykeliyle. Marx’ın ve Hegel’in Üniversitesi olan Humboldt’dan çıktığımda savaş kurbanları için yapılmış Almanya Merkez Anıtının içerisinde gördüm. Bir annenin ölü oğluna sarılması heykeli o devasa yapının tam ortasında bir yüzleşme anı gibiydi.

O yüzleşme heykeli beni sessizce Berlin’de Charlottenburg Sarayı’nın yanında bulunan küçük bir müzeye davet etti. Sarayın devasa ihtişamından sonra kapısından girdiğim bu mütevazı müze, acılı bir annenin, savaşa karşı bir sanatçının isyanına ve direncine ev sahipliği yapıyordu: Kathe Kollwitz Müzesi.

Kollwitz, Kaliningrad’da doğmuş, 50 yıl Berlin’de yaşamış, heykelleri, gravürleri ve baskıları ile dünyaca tanınmış devrimci bir kadın sanatçı. Eserlerinde bir çok farklı teknik kullanana Kollwitz’in, resim heykel litografi ağaç baskı ve gravürden oluşan eserleri bir mücadele, bir vicdani sorumluluk geçidi gibi adını taşıyan müze de sergileniyor.

Küçük oğlu Petrus, Birinci Dünya Savaşı’nda gönüllü olarak katıldığı cephede hayatını kaybetti. Acısını sanatla dindirmeye çalışırken, bu kez de büyük oğlu Hans’ın oğlu Peter, İkinci Dünya Savaşı’nda yaşamını yitirdi. Acı üzerine perçinlenen acıları yaşayan annelerden sadece biridir........

© Kısa Dalga