İş dünyasının görmezden geldiği gerçek
Türkiye’de dijitalleşme denince çoğu zaman akla sosyal medyada görünür olmak, kurumsal bir web sitesi açmak ya da markanın imajını güçlendirecek birkaç dijital kampanya yapmak geliyor. Yani işletmelerin geneli, daha çok vitrine odaklanıyor. Oysa dijitalleşmenin asıl gücü, işletmelerin iç işleyişini dönüştürmesinde ve verimliliği artırmasında yatıyor. Tam da bu noktada enerji tasarrufu kritik bir sınav haline geliyor.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 11 Eylül’de yayımladığı “Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması” da tam olarak bunu gösteriyor: En az 10 çalışanı olan girişimlerin yalnızca ,1’i enerji tüketimini azaltmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanıyor. Çalışan sayısı arttıkça oran yükseliyor; 250 ve üzeri çalışanı olan işletmelerde E’e çıkıyor. Ancak küçük girişimlerde bu oran ’lerde kalıyor. Bu fark, Türkiye’de dijitalleşme ve sürdürülebilirlik arasındaki makasın büyüdüğünü net biçimde ortaya koyuyor.
Enerji tüketimini azaltmak için bilgi ve iletişim teknolojilerinden yararlanmak aslında oldukça basit bir şey; makinelerin enerji kullanımını sensörlerle anlık izlemek, ısıtma-soğutma sistemlerini akıllı yazılımlarla otomatik ayarlamak ya da bulut tabanlı çözümlerle gereksiz tüketimi fark edip azaltmak gibi uygulamalara başvurmak anlamına geliyor. Yani teknolojiyi, enerjiyi boşa harcamamak için bir yönetim aracı olarak kullanmak demek oluyor. Bu da meseleyi yalnızca çevreci bir tercih olmaktan çıkarıp, doğrudan şirketlerin maliyetlerini düşüren stratejik bir adım haline getiriyor.
Bugünlerde enerji verimliliği konusu, yalnızca çevreye duyarlı bir tercih değil; aynı zamanda şirketler için maliyetleri azaltmanın en somut yolu. Elektrik ve doğalgaz faturaları artarken, üretimde kullanılan makinelerden........
© Kısa Dalga
