Okul Yöneticileri: Geleceğin Orkestratörleri
21. yüzyılın ikinci çeyreğine adım atarken dünya yepyeni bir dönüşümün eşiğinde. Teknoloji, yapay zekâ, küreselleşme hayatı yeniden biçimlendiriyor. Alfa ve Beta kuşakları —daha önce yazılarımızda söylediğimiz gibi “alfagenler” ve “betagenler”— artık yalnızca ders kitaplarının değil, ekranların, algoritmaların, çok kültürlü toplumların çocuklarıdır. Böyle bir çağda okulların hâlâ 20. yüzyılın kalıplarına sıkışıp kalması, geleceği kaybetmek anlamına gelir.
İşte bu yüzden okul yöneticileri yalnızca idare eden değil, geleceği orkestralaştıran kişilerdir. Öğretmenler, öğrenciler ve aileler farklı enstrümanlar gibidir; ama onları bir senfoniye dönüştüren, yöneticinin elindeki batondur.
Yönetici ile Öğretimsel Lider Arasındaki Ayrım
Geçtiğimiz yazılarda öğretimsel liderlikten söz etmiştik. Bir okulda birçok öğretimsel lider vardır: matematik zümresinde, rehberlikte, fen laboratuvarında… Ama okul yöneticisi, bu liderlerin hepsini kapsar, koordine eder.
Yöneticinin görevi yalnızca düzeni sağlamak değil; düzenin içinde dönüşümün yollarını açmaktır. Öğretmenlerin önünü açar, onların gelişimini destekler, kararlara katılımını sağlar. Görevleri paylaşır, sorumlulukları paylaştırır. Ve tüm bunları katı kurallarla değil, katılımcı bir üslupla yapar.
Bir okul yöneticisi, aynı anda hem idarecidir hem de rehberdir. Yönetmek düzeni korur; liderlik ise dönüşümü başlatır. Çağımızda okul yöneticisi, bu iki rolü birleştirmek zorundadır.
Demokratik Katılım ve Okul Kültürü
Ülkemizde eğitim sistemi zaten merkeziyetçi bir yapı tarafından yönlendirilir. Programlar, müfredatlar, atamalar, hatta teneffüs saatlerinin uzunluğu, tatillerin ne zaman başlayıp biteceği bile merkezden belirlenir. Ancak bu durum okul yöneticilerinin rolünü azaltmaz. Tam tersine,........
© Kıbrıs Postası
