Babama mektup
30 Mayıs, yine bir yıl dönümü.
Ailece hayatımıza yön veren, olumsuz etkileyen, beklenmedik, hala alışamadığımız, canım babam, Sami Şahmaran, bizden gideli 31 yıl olmuş.
Bu köşeyi takip eden okuyucularım bilecektir, her 30 Mayıs günü, bu köşede, babama mektup yazarım.
Konuşurum, olup, biteni anlatırım, dertleşirim.
Geçmişe dönük bir kıyas, hatırlama, hatırlatma yaparım.
Bu yıl anlatacak çok şey var.
Canım babam;
Yetmiyor, yetmiyoruz, memlekette, her şey altüst olmuş.
Senin zamanından bu yana konuşulan çalıştığın yer, DR. Burhan Nalbantoğlu Hastanesi başta olmak üzere, sağlık artık her anlamda cevap veremiyor.
Nüfus çok, kimse bilmiyor, sağlıkçılar, yorgun, mutsuz.
Okullar, yollar, binalar, çare olamıyor, cevap vermiyor.
Biliyor musun, Alayköy de yaşadığımız ev sebebiyle, Kıbrıs'ın güneyinde suçlu olma, tutuklanma, yargılanma ihtimalimiz var.
Evet, bu noktaya geldik, bin bir umutla, dağları aşarak, can korkusuyla, günlerce yol teperek evinizi barkınızı, çocukluk ve gençliğinizi bırakarak, gelip yerleştiğiniz, umudunuz, yuvanız, o evde, şimdi suçlu duruma düşme tehlikesi ile yaşıyoruz.
Sahi, neden yaşadınız tüm bunları?
Bu........
© Kıbrıs Postası
