Toplumun çürümeye başladığı yer, dilin bozulduğu yerdir…
Bugün sizlerle paylaşacağım görüşlerim son zamanlarda şekillenmiş değildir.
Özgürlük değer sıralamamda ilk sıralarda yer alır. Hatta anarşizmden de katkı yaparak özgürlük anlayışımı şekillendiririm.
Ancak hiç bir zaman fikir özgürlüğünün içine küfür ve hakareti ve de yalanı koymadım.
***
Toplumların vicdan terazisi bazen şaşar, bazen de acı gerçeği yüzümüze öyle bir çarpar ki, “Biz ne ara bu kadar vahşileştik, hoyratlaştık?” diye düşünürüz. Hem de çok yoğun olarak.
Son yıllarda özellikle “sosyal medya kahvelerinde”, herkesin elini kolunu sallayarak masaya yumruk vurduğu, klavyesiyle ahkam kesip, meydan okuduğu bir dönem yaşıyoruz.
Kimi, eleştiriyi özgürlük sayıyor; kimi de küfrü, hakareti “benim ifade hakkım” diye paketleyip sunuyor.
Peki soralım kendi kendimize: Küfür ve hakaret özgürlüğü olabilir mi?
***
Özgürlüğü, başkasının sınırına kadar uzanan, ama o sınırı geçmediğinde anlamlı olan bir alan gibi düşünelim.
Herkesin bir saygınlık çemberi var. Kimimizin dar, kimimizin geniş… Ama hepsinin ortak bir yanı var: İçine hoyratça, saygısızca girilmesini kaldırmaz. İşte küfür ve hakaret dediğimiz, tam da o çemberin içine dozerle, Kıbrıslıca şiro ile dalmaktır.
Bu........© Kıbrıs Gazetesi





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein