Tatar’a göre Hristodulidis’in cesareti yetersiz…
Ersin Tatar, 2020’de Cumhurbaşkanı seçildi. O günden bugüne hiç durmadı. Kıbrıs sorununun temposu düşük olsa da, sosyal temposu hiç düşmedi.
Anadolu’yu yılların toplamında en çok gezen rahmetli Rauf Denktaş’sa, Ersin Tatar, yaklaşık dört buçuk yılda Rauf Denktaş’ı geçti.
Geçtiğimiz Cumartesi öğleden sonra Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’la Cumhurbaşkanlığında konuştuk.
Bir söz var ya, “İçini dökmek”… Ersin Tatar, Kıbrıs sorunuyla ilgili içini döktü.
Sohbet ederek konuştuk.
“Türkiye’de gitmediğim il neredeyse kalmadı. Çok büyük dostluklar edindim. Bunlar hep Kıbrıs Türkü’nün KKTC’nin yararınadır” dedi.
İftara hazırlanıyordu. Merak edip, “Cenevre’de de oruçlu muydunuz?” diye sordum. Yanıt gayet vurguluydu: “Tabii ki oruçluydum. Arada yemek sormaya kalktılar, oruçlu olduğumu söyledim, saygıyla karşıladılar.”
***
Tatar, Kıbrıs sorununda edilgen taraf olduğumuzu kabul etmiyor. Bu kez konuşmasında farklı bir kararlılık buldum. Yeniden adaylık sürecine girerken, özellikle Kıbrıs sorununda kendine özgüveni yüksek…
***
Algıyı kolaylaştırmak için Ersin Tatar’ın söylediklerini, bağlaca gerek duymadan aktarmayı tercih ettim. Bu benim açımdan da bir deneme…
***
“CENEVRE BULUŞMASINI EN ÇOK BİZ İSTEDİK”… “Kıbrıs sorunu yarım asrı aşkın süredir var olan bir sorundur. Birleşmiş Milletlerin gündeminde çözümsüz kabul edilen sorunların da en eskilerindendir. Kesintiye uğrar gibi olsa da çözüm müzakereleri 1968’den beri devam ediyor. Bugüne kadar çözüm bulunamamasında en masum taraf Kıbrıslı Türkler ve Anavatanımız Türkiye’dir. Cenevre buluşmasını en çok biz istedik. Laf ola bir görüşme olmaması için işbirliğine yönelik yol gösterici olunması da bir anlamda bizim görüşümüzdür.”
“BEŞ ARTI BİR KONUSUNDA CESARETLENDİRENİM”… “Bazıları........
© Kıbrıs Gazetesi
